Genel Bilgiler;
King Lear;The play was written between 1603 and 1606 and later revised. Shakespeare's earlier version, The True Chronicle of the History of the Life and Death of King Lear and His Three Daughters, was published in quarto in 1608. The Tragedy of King Lear, a more theatrical version, was included in the 1623 First Folio. Modern editors usually conflate the two, though others insist that each version has its individual integrity that should be preserved. http://en.wikipedia.org/wiki/King_Lear
Karakterler;
- Kral Lear: Britanya kralı
- Gonoril: Kralın büyük kızı
- Regan: Kralın ortanca kızı
- Cordelia: Kralın küçük kızı
- Albany Dükü: Gonoril'in kocası
- Cornwall Dükü: Regan'ın kocası
- Burgundi Dükü: Cordelia'nın taliplerinden biri
- Fransa Kralı: Cordelia'nın taliplerinden diğeri, sonradan kocası
- Kent Kontu: Sonradan Caius olarak kılık değiştirir
- Gloucester Kontu
- Edgar: Gloucester Kontu'nun büyük oğlu, sonradan Tom o'Bedlam olarak kılık değiştirir
- Edmund: Gloucester Kontu'nun gayrimeşru oğlu
- Yaşlı Adam: Gloucester'ın adamlarından biri
- Curan: Gloucester'ın uşağı
- Lear'ın Soytarısı
- Oswald: Gonoril'in kahyası
- Cornwall'ın Üç hizmetlisi
- Doktor: Cordelia ile ilgilenir
- Üç Kaptan
- Bir Şövalye
- Bir Haberci
- Bir Ulak
- Askerler, hizmetliler, soylular ve diğer figüranlar
Kral Lear için özet olabilecek bir yazı yazmak istemedim. Çünkü Özdemir NUTKU tarafından yazılmış olan güzel bir yazıyı sizinle paylaşmak istedim.Başarılı.
http://www.toplumdusmani.net/modules/wfsection/article.php?articleid=455
http://tr.wikipedia.org/wiki/Kral_Lear
http://en.wikipedia.org/wiki/King_Lear
Şimdi size bir masal(Bu masalın da değişik söylenceleri var):
Kıymetli Tuz(Masal Örneği)
Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde... Pire berber iken, deve tellal iken, ben anamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken. Tıngır elek, tıngır felek demişler, bu masalı şöyle anlatmışlar. Bir varmış, bir yokmuş, evvel zamanda bir padişah ile bunun üç kızı varmış. Bir gün bu padişah kızlarını başına toplamış, beni ne kadar seversiniz? demiş. En büyük kız "Dünyalar kadar...", ortanca kızı "Kucak kadar...", küçük kızı da "Tuz kadar..." severim demiş. Padişah küçük kızın cevabına çok sinirlenmiş, İnsan tuz kadar sevilir mi demiş, ardından küçük kızını cellâda teslim etmiş. Cellât, kızı kesmek için dağa götürmüş. Kız cellâda yalvarmış, "Sen de babasın, bana kıyma!" demiş. Cellât, kızın yalvarmalarına dayanamamış, onun yerine bir hayvan kesmiş, kızın gömleğini kesilen hayvanın kanına bulayıp padişaha getirmiş. Küçük kız yollara düşmüş. Az gitmiş, uz gitmiş, bir köye ulaşmış. Orada köyün zenginlerinden birine kul köle olmuş, büyümüş, çok güzel bir kız olmuş. Güzelliği ilden ile dilden dile yayılmış, kısmet bu ya, bir başka padişahın oğluyla evlenmiş. Aradan bir hayli zaman geçmiş, başından geçenleri kocasına anlatmış, "Babamları yemeğe çağıralım." demiş. Kocası da "Olur." demiş. Gereken hazırlıklar yapılmış, padişah babası ziyafete çağrılmış. Kızın padişah babası söylenen ziyafete gelmiş. Padişah ve beraberindekiler sofraya oturduğunda yemekler sırayla gelmeye başlamış. Ama kız, aşçısına bütün yemeklerin tuzsuz olmasını tembih etmiş. Padişah hangi yemeğe saldırdıysa eli geri gitmiş, yemeklerin hiçbirini yiyememiş. O sırada küçük kızı padişahın sofrasından ayağa fırlamış. "Padişahım, duyduğuma göre sen küçük kızını, seni tuz kadar seviyorum dediği için öldürtmüşsün." demiş. Padişahın söz söylemesine fırsat vermeden "İşte o küçük kız benim." demiş ve "Bütün yemekleri tuzsuz yaptırdım ki kıymetimi anlayasın." sözlerini eklemiş. Padişah yaptığından utanarak küçük kızının boynuna sarılmış, tuzun ne kadar kıymetli olduğunu anlamış. Ondan sonra yeni bir dönem başlamış. Onlar ermiş muradına, biz çıkalım kerevetine. İlk paragraf masalın "döşeme" bölümüdür. Burada konuyla İlgisi olmayan klişe sözler vardır. 2., 3., 4., 5. ve 6. paragraflar masalın "asıl masal" denen ikinci bölümünü oluşturur. Burada masalda ele alınan olay vardır. Bu olay giriş, gelişme ve sonuç bölümleriyle aktarılır. 7. paragraf ise masalın "dilek" adı verilen son bölümünü oluşturur. Bu bölüm de genellikle kalıplaşmış sözlerden oluşur. |
Şimdi eğer kral lear ile yukarıdaki masalı karşılaştırısak elimize ne geçer onu bulalım. Basit bir açıklama bize kral lear'in bir trajedi ikincinin ise bir masal olduğunu gösterecektir. Shakespear'in en güzel yaptığı şeylerden bir tanesi daha önce yazılmış olan eserleri büyük bir ustalıkla kendi iç gözleminden, gerçekliğinden geçirmesi ve onu bize yansıtmasıdır. Bu aslında hem bir refleksiyon hem de bir projeksiyon olarak da söylenebilir, ki böyle olması bize onun iç dünyasından geçen gerçekliğin evrensel olma yolunda ne kadar dış dünya ile iç içe geçtiğini ve söylem gücünün nasıl bu kadar yaşadığını da açıklayacaktır.
Shakespear'in bu trajedisini başka yerlerden aldığını söylemeye gerek yok. Belirttiğim gibi önemli olan onu alması değil, onu nasıl işlediğidir.