Teknoloji

KİTAP etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
KİTAP etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

11 Temmuz 2011 Pazartesi

İbn-i Tufeyl-Hay bin Yakzan

Ibn Tufail (c. 1105, Guadix, Andalusia – 1185) (full Arabic name: أبو بكر محمد بن عبد الملك بن محمد بن طفيل القيسي الأندلسي Abu Bakr Muhammad ibn Abd al-Malik ibn Muhammad ibn Tufail al-Qaisi al-Andalusi; Latinized form: Abubacer Aben Tofail; Anglicized form: Abubekar or Abu Jaafar Ebn Tophail) was an Andalusian Muslim polymath:[1] an Arabic writer, novelist, Islamic philosopher, Islamic theologian, physician, vizier, and court official.(http://en.wikipedia.org/wiki/Ibn_Tufail)

Endülüslü hekim, hukukçu ve filozof. Tam adı Ebu Bekir Muhammed bin Abdal Malik bin Muhammed bin Tufail el Kaisi el-Endülüsi. Latin dünyasında Abentofail olarak da bilinir. Tanınmış İslam filozoflarındandır.(http://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0bn_Tufeyl)

Hay bin Yakzan üçüncü tekil sahış ile başlayan ve biten bir kitap. Hay'ın ağzından tek kelime duymayız.
bu kitap ile Robinson Crusoe arasında çok sayıda paralellik olduğu söyleniyor.

Defoe'nin Robinson Crusoe'sunun liberalizmin temel esaslarını da içerdiği konusunda özellikle üretim, kapalı ortamda üretim vb konularda Marx'ın görüşleri bulunmaktadır. Bunun için Anikin'in ilgili kitabına bakılabilir.

Beğendiğim linkler;

http://www.gutenberg.org/ebooks/16831 :The Improvement of Human Reason by Ibn Tufail , Hay bin yakzan kitabını buradan indirebilirsiniz.

http://english.illinoisstate.edu/digitaldefoe/archive/spring09/encounters/akman.shtml :The Turk's Encounter with Defoe1 :Robinson Crusoe ve İbn-i tufail 'in Hay bin Yakzan'ı arasında bir bağ bulunduğu konusunda görüşlerini yazmıştır.


11 Şubat 2011 Cuma

SHAKESPEARE-Venedik Taciri

The Merchant of Venice is a tragic comedy by William Shakespeare, believed to have been written between 1596 and 1598.(http://en.wikipedia.org/wiki/The_Merchant_of_Venice)

Karakterler
  • Venedik Dükü
  • Fas prensi, Aragon Prensi – Portia'nın talipleri
  • Antonio – Venedikli bir tacir
  • Bassanio – Arkadaşı, Portia'ya aşık
  • Portia – Zengin bir mirascı kadin
  • Nerissa – Yakın hizmetkarı
  • Gratiano, Solanio, Salerio – Antonio ve Bassanio'nun arkadaşları
  • Lorenzo – Jessika'ya aşık
  • Shylock – Zengin bir Yahudi
  • Tubal – Bir Yahudi, arkadaşı
  • Jessika – Shylock'un kızı, Lorenzo'ya aşık
  • Lancelot Gobbo – Shylock'un soytarı uşağı
  • Yaşlı Gobbo – Lancelot'un babası
  • Leonardo – Bassanio'nun uşağı
  • Balthazar, Stephano – Portia'nin uşakları
  • Venedikli Magnifikolar, Adalet Mahkemesi görevlileri, Gardiyan, Portia'nin uşakları ve diger hizmetkarlar.
Oyunun özeti wikipedia'da bulunabilir. Benim burada yapmak istediğim ise daha ziyade kitap içinde geçen tarihsel olaylara yaklaşmaktır.

Kitabı okurken aldığım notları paylaşmak olacaktır. Aşağıdaki konularda bazı sorularım oldu ancak daha sonra fırsat bulabilirsem bu noktalara değinmek istiyorum.

1-Edebiyat anlayışı nasıldır ?
2-Politik durum nasıldır ?
3-Dönemin sanat ortamı nasıldır?
4-Dönemin bilim ortamı nasıldır?
5-Shakespeare'in bu eserini yazarken esinlendiği eserler var mıdır?
6-Hristiyanlığın durumu nasıldır?
7-17.yy dönemi içinde yahudiliğe bakış nasıldır ?

4 Ocak 2011 Salı

BALZAC-KİBAR FAHİŞELER

KİBAR FAHİŞELER-(1972) Splendeurs et misères des courtisanes (1847)

Honoré de Balzac's Splendeurs et misères des courtisanes, ingilizceye "The Splendors and Miseries of Courtesans" yada "The Harlot High and Low" olarak çevrilmiş ve 1838-1847 arasında dört bölüm halinde yayınlanmıştır.

Ana Karakterler;
  • Esther Van Gobseck, eski fahişe ve lucien'in sevgilisi, Baron nucingen'i ayartmak için görevlendirilmiş.Nucingen ile para karşılığı birlikte olduğu için kendisini zehirleyerek öldürmüştür.
  • Lucien de Rubempré, Carlos Herrera(Vautrin) tarafından korunan tutkulu bir adam, Clotilde de Grandlieu ile evlenmeye çalışarak üncan kazanmaya çalışmaktadır. Hapihanede kendini öldürür.
  • Vautrin,  Hapihaneden kaçmış ve kendisini İspanyol Carlos Herrera olarak tanıtmıştır. Gerçek adı Jacques Collin'dir. Nickname'i Trompe-la-Mort(Dokuz canlı-Ölüm atlatan vb). Lucien'e yardım ederek yükselmesini sağlamaya çalışmaktadır.
  • Baron de Nucingen, Goriot baba'nın kızıyla evlidir. 60'larında bir adam olarak Esther'e tutulmuştur. Carlos Herrera'nın Para tırıtklamak için kullandığı bir adamdır.
  • Jacqueline Collin, Carlos Herrera'nın halasıdır. Takma adı Asie'dir.
  • Clotilde de Grandlieu, Lucien'in hedefindeki kız. Lucien'in sosyetede yükselmek için kullandığı bir kızdır.
  • Comtesse de Sérizy and Duchesse de Maufrigneuse; Lucien'in eski sevgilileri.
  • Camusot de Marville, Comte de Granville; Yargıç ve savcı.
  • Peyrade, Contenson, Corentin, Bibi-Lupin; Casus, police vb.

Goriot baba'yı okuduktan sonra okunması gereken bir roman. Birinin eksikliği ötekisi üzerinde anlaşılmama problemler getirmeyecek ancak alacağınız tad eksik kalacaktır.İnsanlık Komedisi romanlarından diğer bir tanesi. Vadideki Zambak eseri burada pek az anılmaktadır.

Bu romanı okurken insan Shakespeare'i düşünmeden edemiyor. Bir trajedi yaşanıyor diyebilirsiniz. Ancak trajedi bittikten sonra bile roman devam ediyor. İşte bu shakespeare'i tamamlıyor. Balzac tiyatro kariyerini pek ilerletemese de romanında bunları vermekte gayet usta olduğunu bize gösteriyor.
Tolstoy'un Diriliş eseri bitmemiş bir romandır. Onda da insan kensidini eksik hissediyor.Devamı için seneryolar üretiyorsunuz.
Balzac İnsanlık Komedisinde bize ilerisini düşünmek için fırsat vermiyor. Peşisıra gelen eserlerle Fransanın 1815-1848 arası restorasyon,Temmuz Monarşisi-Devrimi(1830)  ve ikinci cumhuriyet arasındaki dönemi ve sosyeteyi tasvir ediyor. Ancak Balzac kişilik çözümlemelerinde çok fazla derine girmiyor.Daha yüzeysel kalıyor.Bunu derken bir Vautrin'in kişiliğini bilmiyoruz demek istemiyorum. Ne kadar sinsi bir adam olduğunu, ne yapmak istediğini, tutkularının derinliğini vb. hepsini bilebiliyoruz. Ancak psikolojisinin derinliğini bilebiliyor muyuz? Sevincinde sevinç, üzüntüsünde üzüntü duyabiliyor muyuz? Duygusal açıdan daha yüzeysel, tam olarak sahnenin içinde olamıyor insan. Demek ki bunun için Dostoyevskiyi beklemek gerekecek.!

Kısa bir not:
Temmuz Monarşisi Fransa'da 1830 yılında meydana gelen Temmuz Devrimi sonucu X. Charles'in devrilerek Louis-Philippe'in tahta çıkmasıyla başlayan döneme verilen isimdir. Burbonların bir kolu olan Orléans ailesinden gelen Louis-Philippe liberal tutumu nedeniyle burjuva kral olarak adlandırılıyordu. İktidarı mali sermaye ve büyük burjuvazi tarafından destekleniyordu. Birçok cumhuriyetçi ayaklanma ve işçi ayaklanmalarıyla karşı karşıya kalan Temmuz Monarşisi İkinci Fransız Cumhuriyeti'nin kurulduğu 1848 Devrimleri ile sona erdi.
Alıntı:http://tr.wikipedia.org/wiki/Temmuz_Monar%C5%9Fisi

Kitabın başlarından bir sahne:
File:BalzacSplendorsMiseries02.jpg
Vautrin finds Esther van Gobseck, illustration by Gaston Bussière

http://en.wikipedia.org/wiki/File:BalzacSplendorsMiseries02.jpg


http://tr.wikipedia.org/wiki/Balzac
http://en.wikipedia.org/wiki/Splendeurs_et_mis%C3%A8res_des_courtisanes

1 Ocak 2011 Cumartesi

SHAKESPEARE-Romeo ve Juliet

Romeo and Juliet is a tragedy written early in the career of playwright William Shakespeare about two young "star-cross'd lovers"[1] whose deaths ultimately unite their feuding families. It was among Shakespeare's most popular archetypal stories of young, teenage lovers.(http://en.wikipedia.org/wiki/Romeo_and_Juliet)

Romeo ve Juliet birbirine kan davası olan iki ailenin çocuklarıdır. Asla kabul edilemeyecek bir şey yapmışlar ve birbirlerine aşık olmuşlardır. Bu oyun Shakespeare'in yazdığı en büyük trajedilerden biridir ve sonunda Juliet istemediği başka bir adamdan kurtulabilmek için etkisi bir süre sonra geçen bir zehir içer. Romeo ise Juliet uyanmadan önce onu görüp ölü sandığından o da gerçek zehiri içer ve ölür. Bundan bir süre sonra uyanan Juliet ise Romeo'nun öldüğünü görünce dayanamaz ve Romeo'nun hançerini kendisine saplar.(http://tr.wikipedia.org/wiki/Shakespeare#Romeo_ve_Juliet)

Daha fazla açıklama yapmaya gerek yok sanırım, yukarıdaki linklerden bilgi alınabilir :(

21 Aralık 2010 Salı

FRANÇOIS RABELAIS-Gargantua

François Rabelais (French pronunciation: [fʁɑ̃swa ʁablɛ]) (c. 1494 – April 9, 1553)

The Very Horrific Life of Great Gargantua, Father of Pantagruel (in French, La vie très horrificque du grand Gargantua, père de Pantagruel), bilinen adıyla Gargantua

Gargantuas doğduğunda öyle bir bağırmış ki, babası Grandgousier bir meyhanede Que Grand Tu As(boğazı büyük anlamında) demiştir. Meyhanedeki kalabalık bu sözleri esas alarak çocuğun isminin Gargantuas olması gerektiğini, çünkü bunun babasının doğum sonrası söylediği ilk kelimeler olduğunu söylemişlerdir.

Gargantuas;Bu çalışma, dönemin yasal, politik, dini ve toplumsal kurumlarını eleştirmekteydi.

Balzac'ın "kibar fahişeler" kitabında Rabelais adı birkaç defa karşıma çıktı. Aslında Balzac öncesi dönem de roman şeklinde yazmış olan yazarlardan biri Rabelais. Onun her zaman roman'ın öncüsü, romanın önünü açan kişi olduğu belirtilmiştir.

Gargantuas'yı okumak çok hoşuma gitti. Özellikle çevirmenler gayet güzel iş çıkarmışlar. Kim bunlar; Sabahattin Eyüboğlu, Arza Erhat vb. Kitabın içinde geçen özel adların, taşlamaların ne için olduğunu belirtmişler bu da dönemi anlamak açısından yararlı olmuş.

Şimdi bundan sonra alacağım kitap herhalde Rabelais öncesi-dönemi bir kitap olacak. Erasmus. Roterdamlı.

"Desiderius Erasmus, 1465-1536 yılları arasında yaşamış olan, Kuzey Avrupa Rönesans'ının önemli ustası ve klasik edebiyat araştırmacısı, hümanist bilgin ve ilahiyatçı."

http://en.wikipedia.org/wiki/Rabelais

http://tr.wikipedia.org/wiki/Rabelais

20 Aralık 2010 Pazartesi

SHAKESPEARE-Macbeth

The Tragedy of Macbeth (commonly called Macbeth) is a play by William Shakespeare about a regicide and its aftermath. It is Shakespeare's shortest tragedy and is believed to have been written sometime between 1603 and 1607. The earliest account of a performance of what was probably Shakespeare's play is April 1611, when Simon Forman recorded seeing such a play at the Globe Theatre. It was first published in the Folio of 1623, possibly from a prompt book for a specific performance.(http://en.wikipedia.org/wiki/Macbeth)


Macbeth, William Shakespeare'in en kısası olmasının yanında en önemli trajedilerinden biridir. Tüm dünyadaki hem profesyonel hem de amatör tiyatrolar tarafından sıkça sahneye konulur.
Oyunun, bir kısmı Raphael Holinshed'in ve İskoç filozof Hector Boece'nin İskoç Kralı Mac Bethad (Macbeth) hakkında yazdıklarına dayanır. Macbeth'in hikâyesi, genellikle güç düşkünlüğü ve arkadaşlara ihanet konularında örnek bir hikâye olarak gösterilir.(http://tr.wikipedia.org/wiki/Shakespeare#Macbeth)

Daha fazla açıklama yazmayacağım, :( yukarıdakı linklere bakabilirsiniz :)

11 Aralık 2010 Cumartesi

SHAKESPEARE-Antonius ve Kleopatra

Antony and Cleopatra is a tragedy by William Shakespeare, believed to have been written sometime between 1603 and 1607. It was first printed in the First Folio of 1623. The plot is based on Thomas North's translation of Plutarch's Lives and follows the relationship between Cleopatra and Mark Antony from the time of the Parthian War to Cleopatra's suicide. (http://en.wikipedia.org/wiki/Antony_and_Cleopatra)

Tutkulu bir aşkı ve tarihsel olayları veren bu tragedyanın tarihi mi aşkı mı birinci plana aldığı hep tartışılır. Mısır'la özdeşleşen Kleopatra'nın Antonius tutkusu, Roma imparatorluğu içindeki karışıklıklar, Antonius'un Kleopatra'dan hem uzaklaşmak istemesi (belki de bunun için Sezar'ın kız kardeşiyle evlenmesi) hem de her seferinde ona koşması, iki yetişkin insanın birbirlerini vazgeçilmez kılıp aşkı acılarıyla, saplantılarıyla yaşamaları. Antonius ve Kleopatra aşkın başyapıtlarındandır.(http://tr.wikipedia.org/wiki/Shakespeare#Antonius_ve_Kleopatra)

Çok fazla detay veremeyeceğim. :) Yukarıdaki linklerden ilgili bilgilere bakabilirsiniz. :)

9 Aralık 2010 Perşembe

MOLİERE-Le Tartuffe

Le Tartuffe

1664'te sahnelenen Molière'in Le Tartuffe, ou l'Imposteur adlı 5 perdelik tiyatro oyunu. Türkçe tercümelerinin isimleri: Tartüf, 1876; Riyanın Encamı, 1881; Tartuffe, 1944.

Moliere'in daha önce beğeni kazanan Kadınlar Mektebi oyunundan da büyük bir gürültünün kopmasına yol açtı. Oyun kilisenin ve dindarlar grubu "Compagnie du Saint Sacrement"in baskısıyla yasaklandı ancak 1669'da yeniden oynanma olanağı buldu.

Tartuffe, bir tür danışmanlık ve eğitmenlik rolüyle bir burjuvanın evine kapağı atmış, dindar görünüşlü bir sahtekârın serüvenleri üzerine kuruludur

http://tr.wikipedia.org/wiki/Tartuffe

http://tr.wikipedia.org/wiki/Moliere

Soner Yalçından bir alıntı;

Moliere'in 1664'te yazıp  sahnaeye koyduğu "Tartuffe" fırtınalar kopardı. Bu kez Moliere'in karşısında aristokrasi değil kilise vardı.Oyunda, dindar görüşlü sahtekar Tartuffe'nin serüvenleri anlatılıyordu. Sahtekar, yobaz Tartuffe karakteri kiliseyi ayağa kaldırdı.


Saray, kiliseyi karşısına alamadı; oyunu yasakladı. Gerekçesi şuydu: "Oyundaki sahte dindarlarla gerçek dindarlar arasında öyle bir benzerlik var ki gerçek dindarlar bundan alınabilirler. Bu nedenle kral, o sayın uyruklarını düşünerek, kendi oyundan duyacağı hazdan yoksun bırakmaya karar vermiştir."


Soner Yalçın:
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/11667584.asp?yazarid=218&gid=61

Soner Yalçın için wikide yayınlanan yazı;
http://tr.wikipedia.org/wiki/Soner_Yal%C3%A7%C4%B1n

Bakılması gereken diğer yorumlar;
http://www.tiyatro.net/makale/380/tartuffe.html

7 Aralık 2010 Salı

ALEXANDRE KOYRE-Kapalı Dünyadan Sonsuz Evrene

ALEXANDRE KOYRE-Kapalı Dünyadan Sonsuz Evrene

Gerçekten güzel bir kitap.Descartes okumak istiyorsanız, Newton okumak istiyorsanız bu kitabı da okumanız gerekecek.

İdefix.com'dan bir alıntı;
... Alexandre Koyre bu çalışmasında modern kozmolojinin, bu en yalın doğa biliminin ilkin Katolik ve ardından Protestan korku ortamında nasıl acılı bir doğum yaşadığını, nasıl özürlü doğduğunu gösterir. Newtonculuk tarafından sakatlanışından sonra, pragmatik fizik bugün de Hıristiyan Batı uygarlığının usdışı bütününe ait eşit ölçüde usdışı bir bileşendir. Bilimsellik ve gerçeklik en son, ama en son kaygısıdır. Bir evrensel açgözlülük, evrensel türesizlik, evrensel sadizm düzeni ile uyum içinde, başlıca işlevi kapitalizmin ve militarizmin dürtüsel amaçlarına hizmet etmektir. Dolarların ve misillerin, bankaların ve uçak gemilerinin, denetlenen iletişimin ve sadistik eğlencenin terimlerinde varolan ve işleyen totaliter bir uygarlığın parçasıdır. Ve parça bütüne uymalıdır.

Kendini böyle bir çarpıklığa uyarlayan bir fizik elbette kuramsal olarak da usdışının alanındadır. Modern pragmatik fiziğin uzay ve zaman ve özdek ve kuvvetin doğası konusunda anlayabildiği şey henüz yuvarlak bir sıfırdır. Bütün bir yüzyılı aldatan en son iki kuram (görecilik kuramı ve belirlenimsizci nice kuramı) mitolojik değerden bile yoksundurlar. Bir mitin bile mantığı vardır. O iki modern kuramda ise 'kuram' kavramının kendisi, Logosun kendisi çiğnenir. Ve böyle usdışı 'kuramlar' aracılığıyla bundan sonra da özsel olarak ussal olan evren üzerine hiçbir şey bilinemeyecektir. Bilinemezcilik tutarlılığını bilgisizliği ile perçinlemeyi sürdürecektir...(idefix.com)
 
 

Descartes'çı Bilgi Kuramının Temellendirilişi

AFŞAR TİMUÇİN-Descartes'çı Bilgi Kuramının Temellendirilişi

Ortaçağ'ı oluşturan toplumsal ve kültürel değerler Descartes doğmadan çok önce sarsılmış, yeni bir çağın ilk ışıkları çoktan kendini göstermişti. Başlamakta olan Yeniçağ'a imzasını atan Descartes'ın sorunları işleyişindeki sıra da göz önünde tutularak, önce öznenini nesneye yönelişini belirleyen yöntem anlayışı, sonra da özne ile nesnenin yapıları ve karşılıklı konumlarının incelendiği bir çalışma.(İdefix.com)
 
 
Bu kitap ile birlikte okunması gerekn eserlerden biri de hiç şüphesiz "Alexandre Koyre"'nin "Kapalı Dünyadan Sozsuz Evrene" isimli çalışması olmalı. bu kitap Cusa'lı Nicholas'tan başlayıp, Galileo, Newton, Leibniz ile karşılaştırmalı birlim tarihini anlatıyor olmasıdır. Daha geniş açıklama için aşağıdaki kaynaklara ve Alexandre Koyre başlığı altında yayınlanan yere bakabilirsiniz.
 
 

10 Kasım 2010 Çarşamba

SHAKESPEARE-HAMLET

The Tragedy of Hamlet, Prince of Denmark, or more simply Hamlet, is a tragedy by William Shakespeare, believed to have been written between 1599 and 1601

Karakterler:
  • Claudius-King of Denmark
  • Hamlet-Son of the former king, and nephew of the present King
  • Gertrude-Queen of Denmark, and mother to Hamlet
  • Polonius-Lord Chamberlain
  • Ophelia-Daughter to Polonius
  • Horatio-Friend to Hamlet
  • Laertes-Son to Polonius
  • Voltimand, Cornelius-Courtiers
  • Rosencrantz, Guildenstern-Courtiers, friends to Hamlet
  • Osric-a Courtier
  • Marcellus-an Officer
  • Bernardo-an Officer
  • Francisco-a Soldier
  • Reynaldo-Servant to Polonius
  • Ghost of Hamlet's Father
  • Fortinbras-Prince of Norway
  • Gravediggers-A sexton and a clown
  • Player King, Player Queen, Lucianus, etc.-Players
Karakterler:Başka bir kaynaktan.

Claudius: Danimarka kralı, Hamlet’in amcasıdır. Ağabeyini öldürerek onun hem tacını hem de karısını elinden almıştır.
Gertrude: Danimarka kraliçesi, Hamlet’in annesidir. Eski kocasının yılan sokması sonucu öldüğünü zannetmektedir.
Hamlet: Öldürülen kralın oğlu, yeni kralın yeğenidir. Oldukça zeki, eğitimli ve bilgili bir kişidir. Ophelia’ya karşı kalbinde az da olsa birtakım duygular yeşermiş, fakat Ophelia bu sevgiye gereken karşılığı verememiştir.
Horatio: Hamlet’in güvendiği, kendisine yakın hissettiği bir arkadaşıdır. Hamlet, düşüncelerini onunla paylaşır, yapacakları konusunda ondan fikir alır.
Polonius: Kralın yakın adamlarından biri, Ophelia ve Laertes’in babasıdır. Krala bütünüyle sadık bir görevlidir.
Ophelia: Polonius’un kızıdır. Hamlet tarafından sevilmektedir, fakat bu ilişkiyi taşıyabilecek olgunlukta bir kız değildir.
Laertes: Polonius’un oğlu, Ophelia’nın ağabeyidir. Kibar, görgülü, eğitimli bir kişidir. Kılıç kullanmakta oldukça yetenekli ve usta birisidir. Babasının öldüren Hamlet’ten intikam almak ister. Onu hile yaparak öldürmek ister, fakat kendi kazdığı kuyuya kendisi düşer.
http://www.yenimakale.com/william-shakespeare-hamlet.html

Özetle neler söyleyebiliriz;

Hamlet'te, babası öldükten sonra annesiyle evlenen amcasının babasını öldürdüğünü öğrenen Danimarka Prensi Hamlet derin bir acıya kapılarak öç almaya karar verirse de, bunu bir türlü gerçekleştiremez.
Shakespeare trajedilerinin en ateşlisi, ama belki de en önemlisidir. Hamlet'in oyun boyunca tek arzusu babasının öcünü almaktır. Sürekli planlar yapar fakat kendi iç çekişmesinden dolayı buna bir türlü ulaşamaz. Bu plan uğruna eline geçen fırsatları da değerlendiremez. Hamlet'in babasının katili olan Kral Claudius onu öldürmek istediğini anlar ve o da Hamlet'i ülkeden İngiltere'ye göndermeye karar verir. Öcünü almak için tekrar dönen Hamlet'e karşı, kendini tehlikede hisseden Claudius, Laertesle bir olup Hamlet'i öldürmeye karar verir.Oyunun sonunda Hamlet; Claudius, Gertrude ve Laertes ölür.

Aslında buna benzer bir sorunu(iç çekişmeleri nedeniyle bir türlü eyleme geçmez) Kuyucaklı Yusuf adlı eserde görüyoruz. Kendi iç çekişmesi nedeniyle okuyucunun sürekli olarak hadi ama artık demesi yetmeyecektir. O maalesef istediğimizi yapmayacak ve kaderine razı olacaktır.(Kuyucaklı Yusuf, Sabahattin Ali'nin 1937 yılında yazdığı romanıdır. Sabahattin Ali, bu romanında Anadolu insanını, bu insanların düşünüş ve yaşayış tarzlarını okuyucuya anlatmaya çalışmaktadır. Sabahattin Ali, bu romanı için gereken malzemeyi asılsız bir ihbar nedeniyle üç ay yattığı hapiste ve Anadolu'nun çeşitli yerlerinde yaptığı öğretmenlik görevleri sırasında toplamıştır.)

http://tr.wikipedia.org/wiki/Hamlet
http://en.wikipedia.org/wiki/Hamlet

1 Kasım 2010 Pazartesi

ARİSTOTELES-POLİTİKA

,POLİTİKA

Aristoteles okurken sadece bir yanı ile incelememek gerekiyor. Metafizik yanında diğer kitaplarına da göz atmak gerekiyor. Bu nedenle Kategoriler yanında ben bir de Politika kitabını okumaya başlamıştım. Ancak Metafizik kitabı bitince politika kitabını yarıda bıraktım. Belki ikinci bir okuma yapabilirsem tekrar politikaya geri dönebilirim.

Politics

In addition to his works on ethics, which address the individual, Aristotle addressed the city in his work titled Politics. Aristotle considered the city to be a natural community. Moreover, he considered the city to be prior in importance to the family which in turn is prior to the individual, "for the whole must of necessity be prior to the part".[43] He is also famous for his statement that "man is by nature a political animal." Aristotle conceived of politics as being like an organism rather than like a machine, and as a collection of parts none of which can exist without the others. Aristotle's conception of the city is organic, and he is considered one of the first to conceive of the city in this manner.[44]
The common modern understanding of a political community as a modern state is quite different to Aristotle's understanding. Although he was aware of the existence and potential of larger empires, the natural community according to Aristotle was the city (polis) which functions as a political "community" or "partnership" (koinōnia). The aim of the city is not just to avoid injustice or for economic stability, but rather to allow at least some citizens the possibility to live a good life, and to perform beautiful acts: "The political partnership must be regarded, therefore, as being for the sake of noble actions, not for the sake of living together." This is distinguished from modern approaches, beginning with social contract theory, according to which individuals leave the state of nature because of "fear of violent death" or its "inconveniences."[45]

http://tr.wikipedia.org/wiki/Aristoteles

http://en.wikipedia.org/wiki/Aristotle#Politics

http://tr.wikipedia.org/wiki/Politika_(Aristoteles)

Politika (Aristo)

Aristoteles'in tarihsel açıdan en önemli eseri olan "Politika", Yunanistan'daki kent devletlerinin anayasalarının açıklandığı bir kaynaktır.
Aristoteles bu amaçla ilk olarak tüm kentlerin anayasalarını bir araya toplamıştır. Ancak bu 146 anayasadan sadece Atinalılar ile ilgili olan kısım günümüze ulaşmıştır. 1800'lü yılların sonunda Londra'daki bir papirüs üzerinde ulaşılan bu metin "Atinalıların Devleti"adıyla bilinmektedir. Atinalıların Devleti MÖ 4. yüzyıla kadar Atina siyasi yaşamına genel bir bakış getirmekle birlikte Aristoteles'in yaşadığı dönemde kentteki siyasi kurumlar hakkında da ayrıntılı bilgiler de vermektedir. Atinalıların Devleti. Çev.: S.Y.Baydur. Ankara 1943 ve Atinalıların Devleti. Çev.: Furkan Akderin. İstanbul 2005(Alfa Yayınları) Bu çevirilerden Furkan Akderin tarafından yapılan çeviri hem Yunanca'dan yapılmış olması hem dilinin çok daha yeni ve akıcı olması hem de çok daha kolay bulunabilir olması bakımından önemli avantajlar taşımaktadır. Ayrıca çevirideki ayrıntılı dipnotların ve kaynakçanın da metnin anlaşılabirliği açısından örnek gösterilecek bir çalışma olduğunu söylemek gerekir.

Politika ise toplam sekiz kitaptan oluşmaktadır.Birinci kitapta Aristoteles devletin gelişmesi üzerine bilgiler verdikten sonra ikinci kitapta ideal devlet anlayışını eleştirilmekte ve üçüncü kitaptan itibaren de siyaset hakkında görüşlerini aktarmaktadır. Türkçe'de Politika ve Atinalıların Devleti: Politika. I-III. Çev: N.Berkes. İstanbul 1944 ve Politika. IV-VIII. Çev: N.Berkes. İstanbul 1946 Politika. Çev.: Mete Tuncay. İstanbul 1975 (Remzi Kitabevi) Her iki kitabın da Yunanca'dan çevrilmemiş olmaları bir dezavantaj olmakla birlikte M.Tunçay çevirisi hem çok daha yeni diliyle hem de ayrıntılı açıklamalarıyla önemli bir kaynak konumundadır.

ARİSTOTELES-KATEGORİLER

KATEGORİLER

Kategoriler kitabı küçük bir kitap olmasına karşın sıklıkla yanınızada bulundurmanız gereken bir kitaptır. Metafizik okurken onu yanınızda bulundurmanız gerekir. Metafizik çevirilerinde sıklıkla ona başvuru yapılmıştır. Dipnotlarda aralıklarla belirtilmiştir. Dolayısı ile Aristoteles okurken bir cep kitabı olarak yanınızda olması gerekir. Ben aşağıdaki çeviriden almıştım. Çevirinin bir sayfasında yunanca diğer sayfası ise türkçe olarak ayrılmış. Ancak hangi kategorinin nereden başladığı konusunda biraz sıkıntı çektim.

Aristoteles, Kategoriler, (Çev., S. Babür) 2. Baskı, İmge Kitabevi Yayınları, Ankara, 2002.

Analytics and the Organon

What we today call Aristotelian logic, Aristotle himself would have labeled "analytics". The term "logic" he reserved to mean dialectics. Most of Aristotle's work is probably not in its original form, since it was most likely edited by students and later lecturers. The logical works of Aristotle were compiled into six books in about the early 1st century AD:
  1. Categories
  2. On Interpretation
  3. Prior Analytics
  4. Posterior Analytics
  5. Topics
  6. On Sophistical Refutations
The order of the books (or the teachings from which they are composed) is not certain, but this list was derived from analysis of Aristotle's writings. It goes from the basics, the analysis of simple terms in the Categories, the analysis of propositions and their elementary relations in On Interpretation, to the study of more complex forms, namely, syllogisms (in the Analytics) and dialectics (in the Topics and Sophistical Refutations). The first three treatises form the core of the logical theory stricto sensu: the grammar of the language of logic and the correct rules of reasoning. There is one volume of Aristotle's concerning logic not found in the Organon, namely the fourth book of Metaphysics.[14]

http://tr.wikipedia.org/wiki/Aristoteles

http://en.wikipedia.org/wiki/Aristotle

BALZAC-GORİOT BABA

GORİOT BABA


Le Père Goriot (Old Father Goriot, 1835)

http://en.wikipedia.org/wiki/Le_P%C3%A8re_Goriot

Le Père Goriot (French pronunciation: [lə pɛʁ ɡɔʁjo], Old Goriot) is an 1835 novel by French novelist and playwright Honoré de Balzac (1799–1850), included in the Scènes de la vie privée section of his novel sequence La Comédie humaine. Set in Paris in 1819, it follows the intertwined lives of three characters: the elderly doting Goriot; a mysterious criminal-in-hiding named Vautrin; and a naive law student named Eugène de Rastignac.

Çok detaylı bir Goriot baba incelemesi. Gerçekten incelenmesi gereken bir yazı olmuş.
Balzac ile ilgilili incelemeler türkçe ve ingilizce olarak aşağıda wikipedia'da bulunabilir.

Kitabı okumaya yeni başladım. Balzac henüz karakterler ile ilgili incelemeleri bitirmedi.Vadideki Zambak'ta olduğu gibi bir anlatıcının anlatımı ile ilerleyen bir anlatım var. Bu biraz beni sıkıyor. Vadideki Zambak'ı okuyan sevgili eşim de 50.sayfadan sonra okumayı bıraktığını belirtmişti. Ben onu bitirdim. umuyorum ki bu kitabını da bitireceğim. Balzac'ın tüm eserlerini okuyacağım gibi. :)

Kitap nihayet bitti:(10.10.2010). Biter bitmez de eşime Goriot öldü dedim. Onunla bile ilgilenmeyip kitabı okuduğum için o da başın sağolsun dedi. :)
Böyle baba var mı demeye gerek yok bence. Türkiyede analar, babalar hep bu tiptir.Tipleme olarak bakarsanız onlar var. Bu kadar, kendini kaybedecek kadar kızlarını seven ve onlar  tarafından da bu kadar sevilmeyen baba var mıdır derseniz bilemiyorum.

Beni etkileyen bir başka kişilik Vautrin'di. Bu karakteri aslında Victor Hugo'nun Sefiller'indeki Jean Valjean ile karşılaştırmak gerekebilir. Konu olarak benzemeyebilir, ama onun fransız toplumuna bakışı ile Sefiller'in bize sunduğu ortam çok mu farklı diye bakmak gerekiyor.
http://tr.wikipedia.org/wiki/Balzac

http://en.wikipedia.org/wiki/Balzac

http://www.yenimakale.com/balzacin-goriot-baba-romani.html

25 Ekim 2010 Pazartesi

SHAKESPEARE-KRAL LEAR

Kral Lear (İngilizce: King Lear), İngiliz oyun yazarı William Shakespeare tarafından yazılmış bir oyundur. Yaklaşık olarak 1605 yılında yazıldığı tahmin edilen oyun, Shakespeare'in önemli trajedilerinden biridir.

Genel Bilgiler;

King Lear;The play was written between 1603 and 1606 and later revised. Shakespeare's earlier version, The True Chronicle of the History of the Life and Death of King Lear and His Three Daughters, was published in quarto in 1608. The Tragedy of King Lear, a more theatrical version, was included in the 1623 First Folio. Modern editors usually conflate the two, though others insist that each version has its individual integrity that should be preserved. http://en.wikipedia.org/wiki/King_Lear

Karakterler;
  • Kral Lear: Britanya kralı
  • Gonoril: Kralın büyük kızı
  • Regan: Kralın ortanca kızı
  • Cordelia: Kralın küçük kızı
  • Albany Dükü: Gonoril'in kocası
  • Cornwall Dükü: Regan'ın kocası
  • Burgundi Dükü: Cordelia'nın taliplerinden biri
  • Fransa Kralı: Cordelia'nın taliplerinden diğeri, sonradan kocası
  • Kent Kontu: Sonradan Caius olarak kılık değiştirir
  • Gloucester Kontu
  • Edgar: Gloucester Kontu'nun büyük oğlu, sonradan Tom o'Bedlam olarak kılık değiştirir
  • Edmund: Gloucester Kontu'nun gayrimeşru oğlu
  • Yaşlı Adam: Gloucester'ın adamlarından biri
  • Curan: Gloucester'ın uşağı
  • Lear'ın Soytarısı
  • Oswald: Gonoril'in kahyası
  • Cornwall'ın Üç hizmetlisi
  • Doktor: Cordelia ile ilgilenir
  • Üç Kaptan
  • Bir Şövalye
  • Bir Haberci
  • Bir Ulak
  • Askerler, hizmetliler, soylular ve diğer figüranlar
http://tr.wikipedia.org/wiki/Kral_Lear
Kral Lear için özet olabilecek bir yazı yazmak istemedim. Çünkü Özdemir NUTKU tarafından yazılmış olan güzel bir yazıyı sizinle paylaşmak istedim.Başarılı.
http://www.toplumdusmani.net/modules/wfsection/article.php?articleid=455

http://tr.wikipedia.org/wiki/Kral_Lear
http://en.wikipedia.org/wiki/King_Lear

Şimdi size bir masal(Bu masalın da değişik söylenceleri var):

Kıymetli Tuz(Masal Örneği)
Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde... Pire berber iken, deve tellal iken, ben anamın beşi­ğini tıngır mıngır sallar iken. Tıngır elek, tıngır felek demişler, bu masalı şöyle anlatmışlar.
Bir varmış, bir yokmuş, evvel zamanda bir padişah ile bunun üç kızı varmış. Bir gün bu padişah kızlarını başına toplamış, beni ne kadar seversiniz? demiş. En büyük kız "Dünyalar ka­dar...", ortanca kızı "Kucak kadar...", küçük kızı da "Tuz ka­dar..." severim demiş.
Padişah küçük kızın cevabına çok sinirlenmiş, İnsan tuz ka­dar sevilir mi demiş, ardından küçük kızını cellâda teslim et­miş. Cellât, kızı kesmek için dağa götürmüş. Kız cellâda yal­varmış, "Sen de babasın, bana kıyma!" demiş.
Cellât, kızın yalvarmalarına dayanamamış, onun yerine bir hayvan kesmiş, kızın gömleğini kesilen hayvanın kanına bulayıp padişaha getirmiş.
Küçük kız yollara düşmüş. Az gitmiş, uz gitmiş, bir köye ulaş­mış. Orada köyün zenginlerinden birine kul köle olmuş, büyü­müş, çok güzel bir kız olmuş. Güzelliği ilden ile dilden dile yayılmış, kısmet bu ya, bir başka padişahın oğluyla evlenmiş. Aradan bir hayli zaman geçmiş, başından geçenleri kocası­na anlatmış, "Babamları yemeğe çağıralım." demiş. Kocası da "Olur." demiş. Gereken hazırlıklar yapılmış, padişah baba­sı ziyafete çağrılmış.
Kızın padişah babası söylenen ziya­fete gelmiş. Padişah ve beraberindekiler sofraya oturduğun­da yemekler sırayla gelmeye başlamış. Ama kız, aşçısına bü­tün yemeklerin tuzsuz olmasını tembih etmiş. Padişah hangi yemeğe saldırdıysa eli geri gitmiş, yemeklerin hiçbirini yiyememiş.
O sırada küçük kızı padişahın sofrasından ayağa fırlamış. "Padişahım, duyduğuma göre sen küçük kızını, seni tuz ka­dar seviyorum dediği için öldürtmüşsün." demiş. Padişahın söz söylemesine fırsat vermeden "İşte o küçük kız benim." demiş ve "Bütün yemekleri tuzsuz yaptırdım ki kıymetimi anlayasın." sözlerini eklemiş. Padişah yaptığından utanarak kü­çük kızının boynuna sarılmış, tuzun ne kadar kıymetli olduğu­nu anlamış. Ondan sonra yeni bir dönem başlamış.
Onlar ermiş muradına, biz çıkalım kerevetine.
İlk paragraf masalın "döşeme" bölümüdür. Burada konuyla İlgisi olmayan klişe sözler vardır.
2., 3., 4., 5. ve 6. paragraflar masalın "asıl masal" denen ikinci bölümünü oluşturur. Burada masalda ele alınan olay vardır. Bu olay giriş, gelişme ve sonuç bölümleriyle aktarılır.
7. paragraf ise masalın "dilek" adı verilen son bölümünü oluş­turur. Bu bölüm de genellikle kalıplaşmış sözlerden oluşur.



Şimdi eğer kral lear ile yukarıdaki masalı karşılaştırısak elimize ne geçer onu bulalım. Basit bir açıklama bize kral lear'in bir trajedi ikincinin ise bir masal olduğunu gösterecektir. Shakespear'in en güzel yaptığı şeylerden bir tanesi daha önce yazılmış olan eserleri büyük bir ustalıkla kendi iç gözleminden, gerçekliğinden geçirmesi ve onu bize yansıtmasıdır. Bu aslında hem bir refleksiyon hem de bir projeksiyon olarak da söylenebilir, ki böyle olması bize onun iç dünyasından geçen gerçekliğin evrensel olma yolunda ne kadar dış dünya ile iç içe geçtiğini ve söylem gücünün nasıl bu kadar yaşadığını da açıklayacaktır.

Shakespear'in bu trajedisini başka yerlerden aldığını söylemeye gerek yok. Belirttiğim gibi önemli olan onu alması değil, onu nasıl işlediğidir.

Yazarlar-Dönem-17.yy

Okuduğum yazarlar ile ilgilili dönem bilgisi;

Descartes ;
René Descartes (31 Mart 1596-11 Şubat 1650)
Fransız matematikçi, bilimadamı ve filozoftur. Batı düşüncesinin son yüzyıllardaki en önemli düşünürlerinden biridir.

Yöntem Üzerine Konuşma-1637

Galileo  ;
Galileo Galilei (15 Şubat 1564 – 8 Ocak 1642)
bir İtalyan fizikçi, matematikçi, gökbilimci ve filozofu olup, Bilimsel devrim'de büyük bir rol oynamıştır. Galileo, "modern gözlemsel astronominin babası,"[3] the "modern fiziğin babası,"[4] "bilimin babası,"[4] ve "modern bilimin babası" olarak adlandırılmaktadır[5] Stephen Hawking, "Galileo, belki diğer insanlardan modern bilimin doğuşundan sorumlu olduğu için daha fazla bir kişiydi." der[6]

Dün Aldım ve okumaya başladım.
İki Büyük Dünya Sistemi Hakkında Diyalog-1610

Shakespeare ;
William Shakespeare, (Vaftiz, 26 Nisan 1564 – ö. 23 Nisan 1616),
İngiliz şair ve tiyatro oyun yazarıdır.
Othello
Macbeth
Romeo ve Juliet


Moliere  ;
Jean-Baptiste Poquelin, daha bilinen adıyla Molière (15 Ocak 1622 – 17 Şubat 1673)
Fransız oyun yazarı ve oyuncu.

Hastalık Hastası-Le Malade imaginaire-10 Şubat 1673
Cimri-1668
Tartuf-12 mayıs 1664

Racine   ;
Jean Racine (d: 1639 - ö: 1699)
XVII. yy. Fransız edebiyatının önde gelen şairlerinden ve trajedi yazarlarından olan Racine iyi bir eğitim görmüştür. Özellikle Yunan trajedi şairi Euripides (Öripid)'den etkilenen Racine, Fransız klâsik trajedisinin gelişmesinde büyük rol oynamıştır. XVI. Louis (Lui) döneminde saray tarihçiliğide yapmış olan Racine, eserlerinde Yunan mitolojisi, Filistin tarihi ve İngiliz saraylarından seçilmiş konulara yer vermiştir. Racine, eserlerinde genellikle tutkularına esir olmuş kişilere yer vermiştir.
Tanzimat Dönemi'nde yaşayan Türk edebiyatçılar üzerinde de ekili olan Racine'nin, Andromaque (Andromak), Berenice (Berenis), Bajazet (bayazıt), Iphigénie (İfijeni) ve Phaidra (Fedra) adlı eserleri ünlüdür.
Henüz okumadım. Ancak en kısa zamanda alıp okuyacağım.

Harvey  ;
William Harvey (1578-1657)
İngiliz tıp doktoru. Folkestone'da dünyaya geldi. Cambridge Üniversitesi'nde sanat ve tıp okuduktan sonra tıp eğitimini Fabricius adında ünlü bir anatomi profesörünün yanında sürdürmek üzere Padova'ya gitti. 1602'de Londra'ya dönüp muayenehane açtı. 1609'da St. Bartholomew Hastanesi'ne doktor olarak atandı. 1618'de önce I. James'in daha sonrada I. Charles'in özel hekimliğine getirildi. Kalpten başlayan kan dolaşımını doğru olarak tanımlayan ilk kişi olarak bilinmektedir. Bu konudaki fikirlerini René Descartes in Description of the Human Body adlı çalışmasından almıştır. Her ne kadar İspanyol doktor Michael Servetus kan dolaşımını ondan çeyrek yüzyıl kadar önce tanımlamış olsa da kalıcı belgeler olmadığı için bu olay Harvey'e atfedilmektedir.Harvey 1657 yılında hayatını kaybetmiştir.

Henüz okumadım. Ancak en kısa zamanda alıp okuyacağım.

GALİLEO GALİLEİ-İki Büyük Dünya Sistemi Hakkında Diyalog

İki Büyük Dünya Sistemi Hakkında Diyalog
İtalyanca:Dialogo dei due massimi sistemi del mondo-1632
İngilizce:Dialogue Concerning the two Chief Systems-1632

 Çeviri : Reşit Aşçıoğlu
Arka kapak yazısı:
Üzerinde on altı yıl çalıştığı İki Büyük Dünya Sistemi Hakkında Diyalog nedeniyle engizisyonda yargılandı, ev hapsine mahkûm edildi. Mahkûmiyeti sırasında ikinci başyapıtı İki Yeni Bilim Üzerine Diyalog'u tamamladı. Her iki yapıt da kısa sürede pek çok dile çevrildi ve modern bilimin başlangıcı olarak tarihe geçti. Diyaloglar ne yalnızca astronomi ne de fizik kitabıdır. Otoriteyi temsil eden Aristoteles düşüncesiyle sıkı bir polemik yürütürken, aynı zamanda gözlemsel, deneysel, kuramsal birikimiyle Galileo, "doğanın yazıldığı dili" yeniden keşfederek, matematiği temel alan kendi yeni fiziğini kurar. Galileo'nun hakim sınıfa değil, sıradan okura sunduğu diyaloglar anlaşılması kaygısıyla Latince yerine İtalyanca kaleme alınmıştır.
NEDEN DÖRT GÜN,
(Kızıler, “neden dört gün” sorusuna, “Kitapta dört gün geçiyor ve bu üç adam bir araya geliyor ve sürekli diyalog içindeler. İlk iki günkü diyaloglar kapıları açmaya yönelik. Diyalog ve söyleşi dört günde tamamlanmış. Ancak burada her gün birkaç aya bedel. Çok uzun cümleler ve diyaloglar yer alıyor.

İnsan hayatında yazıya dökülmüş en uzun günler olmuş bir anlamda. Bir çırpıda okunacak bir kitap değil. Üçüncü ve dördüncü günde konular daha da zorlaşıyor. Tezler ve ispatlar var. Bu bölümler astronomi ve astrofizikle ilgili olanlar için eşi bulunmaz diyaloglar içeriyor” yanıtını verdi.

KİTAPTAKİ KARAKTERLER;

“Salviati Galileo’yu temsil ediyor. Sagredo’nun ise kitapta ciddi rolü var. Uyanık bilinci oynuyor. Konuları açıcı örnekler veriyor. Kafası karışık halkın netleşmesi için bilgi açıcı bir karakter.

Simplicio ise yer merkezli görüşü savunan Aristo ve Batlamyus’u ve Kilise değerlerini temsil ediyor.
http://gencturkhaber.com/iki-Buyuk-Dunya-Sistemi-Hakkinda-Diyalog.html,085a7 )


Henüz giriş sayfalarını okuduğum bir kitap. Ancak giriş kısmı, Reşit Aşçıoğlu'nun ifadeleriyle insanı derinden etkiliyor.O dönemin içinde patlayan bir bomba gibi bu kitap.

GALİELO HAKKINDA BİLGİ;
http://tr.wikipedia.org/wiki/Galileo_Galilei

http://en.wikipedia.org/wiki/Galileo_Galilei

20 Ekim 2010 Çarşamba

STIEG LARSSON-Ejderha Dövmeli Kız

Ejderha Dövmeli Kız

The Girl with the Dragon Tattoo (original title in Swedish: Män som hatar kvinnor – "Men Who Hate Women") is an award-winning crime novel by Swedish author and journalist Stieg Larsson, the first in his Millennium Trilogy.

Män som hatar kvinnor ("Men Who Hate Women"), 2005. English translation by Reg Keeland under the title The Girl with the Dragon Tattoo, January 2008. US release September 16, 2008.

http://en.wikipedia.org/wiki/Stieg_Larsson
http://en.wikipedia.org/wiki/The_Girl_with_the_Dragon_Tattoo

Kitabı nasıl değerlendirmek gerekir.
Önce sınıflandırabiliriz, Basite indirgeyelim.(1)
Yukarıda da belirtildiği gibi bir cinayet romanı.1950'lerden başlayıp günümüze kadar gelen cinayetler serisi.

Parçalara ayırırsak ne demeliyiz peki,(2)
Kitap bir kaç parçaya ayrılabilir.
Gazetecilik, Sanayi devleri, Ahlaki durumlar, Psikoloji, İsveç, -izm'ler.

Buradan çıkarabileceğimiz sonuçlar(3)
Gazetecilik mesleğini irdeleyebiliriz, kitaptaki gazetecilik anlayışını tartışabiliriz.Gazetecilik ahlakını tartışabilir, Günümüz gazeteciliği ile durumunu anlatan bir makale bile çıkartabiliriz.
Sanayi devlerinin, borsa spekülasyonlarının ve paradan para kazanmanın sorunlarını irdeleyebiliriz
Ahlaki durumlar; Kızlara karşı davranışlar, Erkeklerin ve kadınların ahlaki durumları incelenebilir.Vasilik olgusu sorgulanabilir.
1940'ların nazi Almanyası ve akıllarda kalan nazi olgusu sorgulanabilir.vb.vb.

Eksik kalan bir şey var mı?(4)
Kitaptan çıkartılabilecek çok şey var. Ancak günümüz insan sorununun yanından geçiyor mu diye bakabiliriz. Yukarıda bahsettiklerim sorun değil mi, evet birer sorun. Ancak insan olarak varlığımızı sorgulamamıza yol açan bir etkisi oluyor mu kitabı okumanın, kişisel fikrim bunun olmadığı yönünde.Kendi sorunlarıma değinmediği için eleştirmiyorum sadece, keşke sadece benim öznelim hakkında bir şeyler yazmayıp bundan kurtulsaydı. Ancak bütün insanlığın sorununa da değinmiyor. Vanger şirketinin akıbetini belirleyebilecekken, çalışanlarına acıyor ve bunu yapmıyor. İnsanlar ekmek yiyor çünkü. Ancak Wenneström şirketi hakkında aynı kanıya var mıyor kitap.Ve onu bir hamlede eziyor.

Karakter, kurgu, insanı çekiyor. Ancak son yıllarda yayınlanan kitapların çoğu bunu iyi yapıyor zaten. Elimizden düşürmüyoruz. Ancak geride bize bıraktıkları bir iz de kalmıyor maalesef.

Aşağıdaki yazarlarımız eğlenceli ve ortamdan kaçmak için okunması gereken kitaplar olarak yorumlamışlar. Sizde yaz tatilinde (benim yaptığım gibi), şurda burda vb. denize gireceğinize bunu okuyun.Ancak benim anlamadığım insanlar zaten ortamdan sıkılıp denize girip rahatlamıyorlar mı, bir de tatilde yanımıza bunu almanın bir anlamı yok.  İnsana tatili zehir eder bu kitap. Tatil filan yapamazsınız. Benden demesi. 648 sayfa kitap, her gün 100 sayfa okusanız bitiremezsiniz.Tatilinizi berbat etmeyin. Bu kitabı okyacağınıza günceli takip edin. Aynı tadı alacaksınız.

Livaneli;
http://haber.gazetevatan.com/Haber/317540/1/Gundem

Engin Ardıç
http://www.sabah.com.tr/Yazarlar/ardic/2010/06/21/froken_salander

http://blog.milliyet.com.tr/Ejderha_Dovmeli_Kiz/Blog/?BlogNo=221458

19 Ekim 2010 Salı

SHAKESPEARE-OTHELLO

OTHELLO

Othello, the Moor of Venice -1603

Othello Venedik'te yaşayan Mağripli zeki bir askerdir. Mağripli, Desdemona adında, olağanüstü bir güzelliğe sahip olan bir kadınla evlenir. Oyun, Othello'nun Kıbrıs'a, Osmanlı ile yapılacak olan şavaşta görev almaya gitmesiyle şekillenmeye başlar. Othello'nun, emir eri olan Iago adındaki hırslı ve mevki düşkünü asker tarafından kandırılmasıyla karısı Desdemona'yı boğarak öldürmesi ve ardından Iago'nun tüm sinsi planlarının ortaya çıkmasıyla sonuçlanır.

Othello, the Moor of Venice is a tragedy by William Shakespeare, believed to have been written in approximately 1603, and based on the Italian short story "Un Capitano Moro" ("A Moorish Captain") by Cinthio, a disciple of Boccaccio, first published in 1565.

http://tr.wikipedia.org/wiki/William_Shakespeare

Yeni başladım. Aslında Moliere ile devam etmek istiyordum ancak elimde kitabı kalmadı. Demek ki bize hafta sonuna iş çıktı. Moliere'in kitaplarını sipariş vermek gerekecek. Hepsini okumaya kaç gün yeter acaba. Evde shakespeare olduğu için gelene kadar onlardan devam edeceğim.

Descartes dönemini anlamak için shakespeare daha da az önemli sayılmaz. Ne de olsa Descartes'ın doğumu 1596. Shakespeare öldüğünde 20 yaşındaymış. Eserlerini okumamış olmasını düşünemiyorum. Galielo'nun yazmış olduğu eserlerden bile haberi olduğuna göre, ingiliz bir yazarın eserlerini daha kısa sürede ele geçireceğini düşünmek gerekir.

Ya Moliere Shakespeare'den haberi yokmuydu dersiniz. Moliére (15 Ocak 162217 Şubat 1673) Demek ki Moliere tamamıyle onun eserlerini görmüş olsa gerekir.

NOT:
Mağrip ile ilgili kısa bir açıklama. Mağrip ülkeleri.
http://tr.wikipedia.org/wiki/Ma%C4%9Frip

18 Ekim 2010 Pazartesi

MOLİERE-CİMRİ

CİMRİ

L'Avare ou l'École du mensonge Cimri-Komedi. Beş perde. Düzyazı-9 Eylul 1668
Moliere'in en ünlü oyunlarından biri olan "L'Avare" (Türkçe'de yayımlanan adı Cimri, 1938, 1991) ilk kez 1668'de sahnelendi. Yapıt, şiiri andıran bir düzyazıyla yazılmıştı. Geleneksel komedinin bütün kalıplarının dönüşüme uğratılarak kullanıldığı bu oyun, kahramanının çelişkisini fazla sert ve çıplak bir tarzda göz önüne serdiği için önceleri pek tutulmamıştı. Cimrinin para tutkusu, oyunun bazı sahnelerinde gaddarlık, patolojik bir yalnızlık, hatta açıkça çılgınlık noktasına varıyordu. Sonradan Goethe Cimri'nin bir komedi değil, bir trajedi olduğunu öne sürmüşse de bu yorum abartılı sayılabilir. Çünkü komediye özgü olan temel çelişki, insanca olmayan amaçlarla insani içgüdüler arasındaki karşıtlık, burada da ortaya çıkar; ama Moliere seyirciye neşeli bir gülünçlüğü değil, saçmalık ve sakinliği hissetirir.(http://tr.wikipedia.org/wiki/Moliere)

Cimri'nin esinlenildiği eserler arasında eskilere bakmak gerekiyor.
Platus (M.Ö.250-184) Aulularia veya çömlek adlı eseridir.
Kitapta başka eserlerden de bahsediliyor.


http://tr.wikipedia.org/wiki/Moliere

http://en.wikipedia.org/wiki/Moliere