Teknoloji

4 Ocak 2011 Salı

BALZAC-KİBAR FAHİŞELER

KİBAR FAHİŞELER-(1972) Splendeurs et misères des courtisanes (1847)

Honoré de Balzac's Splendeurs et misères des courtisanes, ingilizceye "The Splendors and Miseries of Courtesans" yada "The Harlot High and Low" olarak çevrilmiş ve 1838-1847 arasında dört bölüm halinde yayınlanmıştır.

Ana Karakterler;
  • Esther Van Gobseck, eski fahişe ve lucien'in sevgilisi, Baron nucingen'i ayartmak için görevlendirilmiş.Nucingen ile para karşılığı birlikte olduğu için kendisini zehirleyerek öldürmüştür.
  • Lucien de Rubempré, Carlos Herrera(Vautrin) tarafından korunan tutkulu bir adam, Clotilde de Grandlieu ile evlenmeye çalışarak üncan kazanmaya çalışmaktadır. Hapihanede kendini öldürür.
  • Vautrin,  Hapihaneden kaçmış ve kendisini İspanyol Carlos Herrera olarak tanıtmıştır. Gerçek adı Jacques Collin'dir. Nickname'i Trompe-la-Mort(Dokuz canlı-Ölüm atlatan vb). Lucien'e yardım ederek yükselmesini sağlamaya çalışmaktadır.
  • Baron de Nucingen, Goriot baba'nın kızıyla evlidir. 60'larında bir adam olarak Esther'e tutulmuştur. Carlos Herrera'nın Para tırıtklamak için kullandığı bir adamdır.
  • Jacqueline Collin, Carlos Herrera'nın halasıdır. Takma adı Asie'dir.
  • Clotilde de Grandlieu, Lucien'in hedefindeki kız. Lucien'in sosyetede yükselmek için kullandığı bir kızdır.
  • Comtesse de Sérizy and Duchesse de Maufrigneuse; Lucien'in eski sevgilileri.
  • Camusot de Marville, Comte de Granville; Yargıç ve savcı.
  • Peyrade, Contenson, Corentin, Bibi-Lupin; Casus, police vb.

Goriot baba'yı okuduktan sonra okunması gereken bir roman. Birinin eksikliği ötekisi üzerinde anlaşılmama problemler getirmeyecek ancak alacağınız tad eksik kalacaktır.İnsanlık Komedisi romanlarından diğer bir tanesi. Vadideki Zambak eseri burada pek az anılmaktadır.

Bu romanı okurken insan Shakespeare'i düşünmeden edemiyor. Bir trajedi yaşanıyor diyebilirsiniz. Ancak trajedi bittikten sonra bile roman devam ediyor. İşte bu shakespeare'i tamamlıyor. Balzac tiyatro kariyerini pek ilerletemese de romanında bunları vermekte gayet usta olduğunu bize gösteriyor.
Tolstoy'un Diriliş eseri bitmemiş bir romandır. Onda da insan kensidini eksik hissediyor.Devamı için seneryolar üretiyorsunuz.
Balzac İnsanlık Komedisinde bize ilerisini düşünmek için fırsat vermiyor. Peşisıra gelen eserlerle Fransanın 1815-1848 arası restorasyon,Temmuz Monarşisi-Devrimi(1830)  ve ikinci cumhuriyet arasındaki dönemi ve sosyeteyi tasvir ediyor. Ancak Balzac kişilik çözümlemelerinde çok fazla derine girmiyor.Daha yüzeysel kalıyor.Bunu derken bir Vautrin'in kişiliğini bilmiyoruz demek istemiyorum. Ne kadar sinsi bir adam olduğunu, ne yapmak istediğini, tutkularının derinliğini vb. hepsini bilebiliyoruz. Ancak psikolojisinin derinliğini bilebiliyor muyuz? Sevincinde sevinç, üzüntüsünde üzüntü duyabiliyor muyuz? Duygusal açıdan daha yüzeysel, tam olarak sahnenin içinde olamıyor insan. Demek ki bunun için Dostoyevskiyi beklemek gerekecek.!

Kısa bir not:
Temmuz Monarşisi Fransa'da 1830 yılında meydana gelen Temmuz Devrimi sonucu X. Charles'in devrilerek Louis-Philippe'in tahta çıkmasıyla başlayan döneme verilen isimdir. Burbonların bir kolu olan Orléans ailesinden gelen Louis-Philippe liberal tutumu nedeniyle burjuva kral olarak adlandırılıyordu. İktidarı mali sermaye ve büyük burjuvazi tarafından destekleniyordu. Birçok cumhuriyetçi ayaklanma ve işçi ayaklanmalarıyla karşı karşıya kalan Temmuz Monarşisi İkinci Fransız Cumhuriyeti'nin kurulduğu 1848 Devrimleri ile sona erdi.
Alıntı:http://tr.wikipedia.org/wiki/Temmuz_Monar%C5%9Fisi

Kitabın başlarından bir sahne:
File:BalzacSplendorsMiseries02.jpg
Vautrin finds Esther van Gobseck, illustration by Gaston Bussière

http://en.wikipedia.org/wiki/File:BalzacSplendorsMiseries02.jpg


http://tr.wikipedia.org/wiki/Balzac
http://en.wikipedia.org/wiki/Splendeurs_et_mis%C3%A8res_des_courtisanes

1 Ocak 2011 Cumartesi

SHAKESPEARE-Romeo ve Juliet

Romeo and Juliet is a tragedy written early in the career of playwright William Shakespeare about two young "star-cross'd lovers"[1] whose deaths ultimately unite their feuding families. It was among Shakespeare's most popular archetypal stories of young, teenage lovers.(http://en.wikipedia.org/wiki/Romeo_and_Juliet)

Romeo ve Juliet birbirine kan davası olan iki ailenin çocuklarıdır. Asla kabul edilemeyecek bir şey yapmışlar ve birbirlerine aşık olmuşlardır. Bu oyun Shakespeare'in yazdığı en büyük trajedilerden biridir ve sonunda Juliet istemediği başka bir adamdan kurtulabilmek için etkisi bir süre sonra geçen bir zehir içer. Romeo ise Juliet uyanmadan önce onu görüp ölü sandığından o da gerçek zehiri içer ve ölür. Bundan bir süre sonra uyanan Juliet ise Romeo'nun öldüğünü görünce dayanamaz ve Romeo'nun hançerini kendisine saplar.(http://tr.wikipedia.org/wiki/Shakespeare#Romeo_ve_Juliet)

Daha fazla açıklama yapmaya gerek yok sanırım, yukarıdaki linklerden bilgi alınabilir :(

21 Aralık 2010 Salı

FRANÇOIS RABELAIS-Gargantua

François Rabelais (French pronunciation: [fʁɑ̃swa ʁablɛ]) (c. 1494 – April 9, 1553)

The Very Horrific Life of Great Gargantua, Father of Pantagruel (in French, La vie très horrificque du grand Gargantua, père de Pantagruel), bilinen adıyla Gargantua

Gargantuas doğduğunda öyle bir bağırmış ki, babası Grandgousier bir meyhanede Que Grand Tu As(boğazı büyük anlamında) demiştir. Meyhanedeki kalabalık bu sözleri esas alarak çocuğun isminin Gargantuas olması gerektiğini, çünkü bunun babasının doğum sonrası söylediği ilk kelimeler olduğunu söylemişlerdir.

Gargantuas;Bu çalışma, dönemin yasal, politik, dini ve toplumsal kurumlarını eleştirmekteydi.

Balzac'ın "kibar fahişeler" kitabında Rabelais adı birkaç defa karşıma çıktı. Aslında Balzac öncesi dönem de roman şeklinde yazmış olan yazarlardan biri Rabelais. Onun her zaman roman'ın öncüsü, romanın önünü açan kişi olduğu belirtilmiştir.

Gargantuas'yı okumak çok hoşuma gitti. Özellikle çevirmenler gayet güzel iş çıkarmışlar. Kim bunlar; Sabahattin Eyüboğlu, Arza Erhat vb. Kitabın içinde geçen özel adların, taşlamaların ne için olduğunu belirtmişler bu da dönemi anlamak açısından yararlı olmuş.

Şimdi bundan sonra alacağım kitap herhalde Rabelais öncesi-dönemi bir kitap olacak. Erasmus. Roterdamlı.

"Desiderius Erasmus, 1465-1536 yılları arasında yaşamış olan, Kuzey Avrupa Rönesans'ının önemli ustası ve klasik edebiyat araştırmacısı, hümanist bilgin ve ilahiyatçı."

http://en.wikipedia.org/wiki/Rabelais

http://tr.wikipedia.org/wiki/Rabelais

20 Aralık 2010 Pazartesi

SHAKESPEARE-Macbeth

The Tragedy of Macbeth (commonly called Macbeth) is a play by William Shakespeare about a regicide and its aftermath. It is Shakespeare's shortest tragedy and is believed to have been written sometime between 1603 and 1607. The earliest account of a performance of what was probably Shakespeare's play is April 1611, when Simon Forman recorded seeing such a play at the Globe Theatre. It was first published in the Folio of 1623, possibly from a prompt book for a specific performance.(http://en.wikipedia.org/wiki/Macbeth)


Macbeth, William Shakespeare'in en kısası olmasının yanında en önemli trajedilerinden biridir. Tüm dünyadaki hem profesyonel hem de amatör tiyatrolar tarafından sıkça sahneye konulur.
Oyunun, bir kısmı Raphael Holinshed'in ve İskoç filozof Hector Boece'nin İskoç Kralı Mac Bethad (Macbeth) hakkında yazdıklarına dayanır. Macbeth'in hikâyesi, genellikle güç düşkünlüğü ve arkadaşlara ihanet konularında örnek bir hikâye olarak gösterilir.(http://tr.wikipedia.org/wiki/Shakespeare#Macbeth)

Daha fazla açıklama yazmayacağım, :( yukarıdakı linklere bakabilirsiniz :)

11 Aralık 2010 Cumartesi

SHAKESPEARE-Antonius ve Kleopatra

Antony and Cleopatra is a tragedy by William Shakespeare, believed to have been written sometime between 1603 and 1607. It was first printed in the First Folio of 1623. The plot is based on Thomas North's translation of Plutarch's Lives and follows the relationship between Cleopatra and Mark Antony from the time of the Parthian War to Cleopatra's suicide. (http://en.wikipedia.org/wiki/Antony_and_Cleopatra)

Tutkulu bir aşkı ve tarihsel olayları veren bu tragedyanın tarihi mi aşkı mı birinci plana aldığı hep tartışılır. Mısır'la özdeşleşen Kleopatra'nın Antonius tutkusu, Roma imparatorluğu içindeki karışıklıklar, Antonius'un Kleopatra'dan hem uzaklaşmak istemesi (belki de bunun için Sezar'ın kız kardeşiyle evlenmesi) hem de her seferinde ona koşması, iki yetişkin insanın birbirlerini vazgeçilmez kılıp aşkı acılarıyla, saplantılarıyla yaşamaları. Antonius ve Kleopatra aşkın başyapıtlarındandır.(http://tr.wikipedia.org/wiki/Shakespeare#Antonius_ve_Kleopatra)

Çok fazla detay veremeyeceğim. :) Yukarıdaki linklerden ilgili bilgilere bakabilirsiniz. :)

9 Aralık 2010 Perşembe

MOLİERE-Le Tartuffe

Le Tartuffe

1664'te sahnelenen Molière'in Le Tartuffe, ou l'Imposteur adlı 5 perdelik tiyatro oyunu. Türkçe tercümelerinin isimleri: Tartüf, 1876; Riyanın Encamı, 1881; Tartuffe, 1944.

Moliere'in daha önce beğeni kazanan Kadınlar Mektebi oyunundan da büyük bir gürültünün kopmasına yol açtı. Oyun kilisenin ve dindarlar grubu "Compagnie du Saint Sacrement"in baskısıyla yasaklandı ancak 1669'da yeniden oynanma olanağı buldu.

Tartuffe, bir tür danışmanlık ve eğitmenlik rolüyle bir burjuvanın evine kapağı atmış, dindar görünüşlü bir sahtekârın serüvenleri üzerine kuruludur

http://tr.wikipedia.org/wiki/Tartuffe

http://tr.wikipedia.org/wiki/Moliere

Soner Yalçından bir alıntı;

Moliere'in 1664'te yazıp  sahnaeye koyduğu "Tartuffe" fırtınalar kopardı. Bu kez Moliere'in karşısında aristokrasi değil kilise vardı.Oyunda, dindar görüşlü sahtekar Tartuffe'nin serüvenleri anlatılıyordu. Sahtekar, yobaz Tartuffe karakteri kiliseyi ayağa kaldırdı.


Saray, kiliseyi karşısına alamadı; oyunu yasakladı. Gerekçesi şuydu: "Oyundaki sahte dindarlarla gerçek dindarlar arasında öyle bir benzerlik var ki gerçek dindarlar bundan alınabilirler. Bu nedenle kral, o sayın uyruklarını düşünerek, kendi oyundan duyacağı hazdan yoksun bırakmaya karar vermiştir."


Soner Yalçın:
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/11667584.asp?yazarid=218&gid=61

Soner Yalçın için wikide yayınlanan yazı;
http://tr.wikipedia.org/wiki/Soner_Yal%C3%A7%C4%B1n

Bakılması gereken diğer yorumlar;
http://www.tiyatro.net/makale/380/tartuffe.html

7 Aralık 2010 Salı

FEDERER-World Tour Finals at the O2 Arena in London

FEDERER-O2 Arena in London

Sonunda Federer'i bu kadar iyi izleyebildiğim için kendimi mutlu hissettim.Her topunda her atışında bu sefer ıskalamayacak, bu sefer tamam dedim.

Önceki maçlarını izleyip bu kadar pasif olduğu için ona kızdığımı çok hatırlıyorum. Ancak bu sefer farklıydı. Agresif, her topu özenle vurulmuş, her attığı içerde. ne diyim. Böyle bir maç izlediğim ve sezonu kapattığım için mutluyum.Kendimi şanslı hissettim.

http://uk.eurosport.yahoo.com/29112010/58/federer-beats-nadal-london-final.html