François Rabelais (French pronunciation: [fʁɑ̃swa ʁablɛ]) (c. 1494 – April 9, 1553)
The Very Horrific Life of Great Gargantua, Father of Pantagruel (in French, La vie très horrificque du grand Gargantua, père de Pantagruel), bilinen adıyla Gargantua
Gargantuas doğduğunda öyle bir bağırmış ki, babası Grandgousier bir meyhanede Que Grand Tu As(boğazı büyük anlamında) demiştir. Meyhanedeki kalabalık bu sözleri esas alarak çocuğun isminin Gargantuas olması gerektiğini, çünkü bunun babasının doğum sonrası söylediği ilk kelimeler olduğunu söylemişlerdir.
Gargantuas;Bu çalışma, dönemin yasal, politik, dini ve toplumsal kurumlarını eleştirmekteydi.
Balzac'ın "kibar fahişeler" kitabında Rabelais adı birkaç defa karşıma çıktı. Aslında Balzac öncesi dönem de roman şeklinde yazmış olan yazarlardan biri Rabelais. Onun her zaman roman'ın öncüsü, romanın önünü açan kişi olduğu belirtilmiştir.
Gargantuas'yı okumak çok hoşuma gitti. Özellikle çevirmenler gayet güzel iş çıkarmışlar. Kim bunlar; Sabahattin Eyüboğlu, Arza Erhat vb. Kitabın içinde geçen özel adların, taşlamaların ne için olduğunu belirtmişler bu da dönemi anlamak açısından yararlı olmuş.
Şimdi bundan sonra alacağım kitap herhalde Rabelais öncesi-dönemi bir kitap olacak. Erasmus. Roterdamlı.
"Desiderius Erasmus, 1465-1536 yılları arasında yaşamış olan, Kuzey Avrupa Rönesans'ının önemli ustası ve klasik edebiyat araştırmacısı, hümanist bilgin ve ilahiyatçı."
http://en.wikipedia.org/wiki/Rabelais
http://tr.wikipedia.org/wiki/Rabelais
Teknoloji
21 Aralık 2010 Salı
20 Aralık 2010 Pazartesi
SHAKESPEARE-Macbeth
The Tragedy of Macbeth (commonly called Macbeth) is a play by William Shakespeare about a regicide and its aftermath. It is Shakespeare's shortest tragedy and is believed to have been written sometime between 1603 and 1607. The earliest account of a performance of what was probably Shakespeare's play is April 1611, when Simon Forman recorded seeing such a play at the Globe Theatre. It was first published in the Folio of 1623, possibly from a prompt book for a specific performance.(http://en.wikipedia.org/wiki/Macbeth)
Macbeth, William Shakespeare'in en kısası olmasının yanında en önemli trajedilerinden biridir. Tüm dünyadaki hem profesyonel hem de amatör tiyatrolar tarafından sıkça sahneye konulur.
Oyunun, bir kısmı Raphael Holinshed'in ve İskoç filozof Hector Boece'nin İskoç Kralı Mac Bethad (Macbeth) hakkında yazdıklarına dayanır. Macbeth'in hikâyesi, genellikle güç düşkünlüğü ve arkadaşlara ihanet konularında örnek bir hikâye olarak gösterilir.(http://tr.wikipedia.org/wiki/Shakespeare#Macbeth)
Daha fazla açıklama yazmayacağım, :( yukarıdakı linklere bakabilirsiniz :)
Macbeth, William Shakespeare'in en kısası olmasının yanında en önemli trajedilerinden biridir. Tüm dünyadaki hem profesyonel hem de amatör tiyatrolar tarafından sıkça sahneye konulur.
Oyunun, bir kısmı Raphael Holinshed'in ve İskoç filozof Hector Boece'nin İskoç Kralı Mac Bethad (Macbeth) hakkında yazdıklarına dayanır. Macbeth'in hikâyesi, genellikle güç düşkünlüğü ve arkadaşlara ihanet konularında örnek bir hikâye olarak gösterilir.(http://tr.wikipedia.org/wiki/Shakespeare#Macbeth)
Daha fazla açıklama yazmayacağım, :( yukarıdakı linklere bakabilirsiniz :)
11 Aralık 2010 Cumartesi
SHAKESPEARE-Antonius ve Kleopatra
Antony and Cleopatra is a tragedy by William Shakespeare, believed to have been written sometime between 1603 and 1607. It was first printed in the First Folio of 1623. The plot is based on Thomas North's translation of Plutarch's Lives and follows the relationship between Cleopatra and Mark Antony from the time of the Parthian War to Cleopatra's suicide. (http://en.wikipedia.org/wiki/Antony_and_Cleopatra)
Tutkulu bir aşkı ve tarihsel olayları veren bu tragedyanın tarihi mi aşkı mı birinci plana aldığı hep tartışılır. Mısır'la özdeşleşen Kleopatra'nın Antonius tutkusu, Roma imparatorluğu içindeki karışıklıklar, Antonius'un Kleopatra'dan hem uzaklaşmak istemesi (belki de bunun için Sezar'ın kız kardeşiyle evlenmesi) hem de her seferinde ona koşması, iki yetişkin insanın birbirlerini vazgeçilmez kılıp aşkı acılarıyla, saplantılarıyla yaşamaları. Antonius ve Kleopatra aşkın başyapıtlarındandır.(http://tr.wikipedia.org/wiki/Shakespeare#Antonius_ve_Kleopatra)
Çok fazla detay veremeyeceğim. :) Yukarıdaki linklerden ilgili bilgilere bakabilirsiniz. :)
Tutkulu bir aşkı ve tarihsel olayları veren bu tragedyanın tarihi mi aşkı mı birinci plana aldığı hep tartışılır. Mısır'la özdeşleşen Kleopatra'nın Antonius tutkusu, Roma imparatorluğu içindeki karışıklıklar, Antonius'un Kleopatra'dan hem uzaklaşmak istemesi (belki de bunun için Sezar'ın kız kardeşiyle evlenmesi) hem de her seferinde ona koşması, iki yetişkin insanın birbirlerini vazgeçilmez kılıp aşkı acılarıyla, saplantılarıyla yaşamaları. Antonius ve Kleopatra aşkın başyapıtlarındandır.(http://tr.wikipedia.org/wiki/Shakespeare#Antonius_ve_Kleopatra)
Çok fazla detay veremeyeceğim. :) Yukarıdaki linklerden ilgili bilgilere bakabilirsiniz. :)
9 Aralık 2010 Perşembe
MOLİERE-Le Tartuffe
Le Tartuffe
1664'te sahnelenen Molière'in Le Tartuffe, ou l'Imposteur adlı 5 perdelik tiyatro oyunu. Türkçe tercümelerinin isimleri: Tartüf, 1876; Riyanın Encamı, 1881; Tartuffe, 1944.
Moliere'in daha önce beğeni kazanan Kadınlar Mektebi oyunundan da büyük bir gürültünün kopmasına yol açtı. Oyun kilisenin ve dindarlar grubu "Compagnie du Saint Sacrement"in baskısıyla yasaklandı ancak 1669'da yeniden oynanma olanağı buldu.
Tartuffe, bir tür danışmanlık ve eğitmenlik rolüyle bir burjuvanın evine kapağı atmış, dindar görünüşlü bir sahtekârın serüvenleri üzerine kuruludur
http://tr.wikipedia.org/wiki/Tartuffe
http://tr.wikipedia.org/wiki/Moliere
Soner Yalçından bir alıntı;
Moliere'in 1664'te yazıp sahnaeye koyduğu "Tartuffe" fırtınalar kopardı. Bu kez Moliere'in karşısında aristokrasi değil kilise vardı.Oyunda, dindar görüşlü sahtekar Tartuffe'nin serüvenleri anlatılıyordu. Sahtekar, yobaz Tartuffe karakteri kiliseyi ayağa kaldırdı.
Saray, kiliseyi karşısına alamadı; oyunu yasakladı. Gerekçesi şuydu: "Oyundaki sahte dindarlarla gerçek dindarlar arasında öyle bir benzerlik var ki gerçek dindarlar bundan alınabilirler. Bu nedenle kral, o sayın uyruklarını düşünerek, kendi oyundan duyacağı hazdan yoksun bırakmaya karar vermiştir."
Soner Yalçın:
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/11667584.asp?yazarid=218&gid=61
Soner Yalçın için wikide yayınlanan yazı;
http://tr.wikipedia.org/wiki/Soner_Yal%C3%A7%C4%B1n
Bakılması gereken diğer yorumlar;
http://www.tiyatro.net/makale/380/tartuffe.html
1664'te sahnelenen Molière'in Le Tartuffe, ou l'Imposteur adlı 5 perdelik tiyatro oyunu. Türkçe tercümelerinin isimleri: Tartüf, 1876; Riyanın Encamı, 1881; Tartuffe, 1944.
Moliere'in daha önce beğeni kazanan Kadınlar Mektebi oyunundan da büyük bir gürültünün kopmasına yol açtı. Oyun kilisenin ve dindarlar grubu "Compagnie du Saint Sacrement"in baskısıyla yasaklandı ancak 1669'da yeniden oynanma olanağı buldu.
Tartuffe, bir tür danışmanlık ve eğitmenlik rolüyle bir burjuvanın evine kapağı atmış, dindar görünüşlü bir sahtekârın serüvenleri üzerine kuruludur
http://tr.wikipedia.org/wiki/Tartuffe
http://tr.wikipedia.org/wiki/Moliere
Soner Yalçından bir alıntı;
Moliere'in 1664'te yazıp sahnaeye koyduğu "Tartuffe" fırtınalar kopardı. Bu kez Moliere'in karşısında aristokrasi değil kilise vardı.Oyunda, dindar görüşlü sahtekar Tartuffe'nin serüvenleri anlatılıyordu. Sahtekar, yobaz Tartuffe karakteri kiliseyi ayağa kaldırdı.
Saray, kiliseyi karşısına alamadı; oyunu yasakladı. Gerekçesi şuydu: "Oyundaki sahte dindarlarla gerçek dindarlar arasında öyle bir benzerlik var ki gerçek dindarlar bundan alınabilirler. Bu nedenle kral, o sayın uyruklarını düşünerek, kendi oyundan duyacağı hazdan yoksun bırakmaya karar vermiştir."
Soner Yalçın:
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/11667584.asp?yazarid=218&gid=61
Soner Yalçın için wikide yayınlanan yazı;
http://tr.wikipedia.org/wiki/Soner_Yal%C3%A7%C4%B1n
Bakılması gereken diğer yorumlar;
http://www.tiyatro.net/makale/380/tartuffe.html
7 Aralık 2010 Salı
FEDERER-World Tour Finals at the O2 Arena in London
FEDERER-O2 Arena in London
Sonunda Federer'i bu kadar iyi izleyebildiğim için kendimi mutlu hissettim.Her topunda her atışında bu sefer ıskalamayacak, bu sefer tamam dedim.
Önceki maçlarını izleyip bu kadar pasif olduğu için ona kızdığımı çok hatırlıyorum. Ancak bu sefer farklıydı. Agresif, her topu özenle vurulmuş, her attığı içerde. ne diyim. Böyle bir maç izlediğim ve sezonu kapattığım için mutluyum.Kendimi şanslı hissettim.
http://uk.eurosport.yahoo.com/29112010/58/federer-beats-nadal-london-final.html
Sonunda Federer'i bu kadar iyi izleyebildiğim için kendimi mutlu hissettim.Her topunda her atışında bu sefer ıskalamayacak, bu sefer tamam dedim.
Önceki maçlarını izleyip bu kadar pasif olduğu için ona kızdığımı çok hatırlıyorum. Ancak bu sefer farklıydı. Agresif, her topu özenle vurulmuş, her attığı içerde. ne diyim. Böyle bir maç izlediğim ve sezonu kapattığım için mutluyum.Kendimi şanslı hissettim.
http://uk.eurosport.yahoo.com/29112010/58/federer-beats-nadal-london-final.html
ALEXANDRE KOYRE-Kapalı Dünyadan Sonsuz Evrene
ALEXANDRE KOYRE-Kapalı Dünyadan Sonsuz Evrene
Gerçekten güzel bir kitap.Descartes okumak istiyorsanız, Newton okumak istiyorsanız bu kitabı da okumanız gerekecek.
İdefix.com'dan bir alıntı;
Gerçekten güzel bir kitap.Descartes okumak istiyorsanız, Newton okumak istiyorsanız bu kitabı da okumanız gerekecek.
İdefix.com'dan bir alıntı;
... Alexandre Koyre bu çalışmasında modern kozmolojinin, bu en yalın doğa biliminin ilkin Katolik ve ardından Protestan korku ortamında nasıl acılı bir doğum yaşadığını, nasıl özürlü doğduğunu gösterir. Newtonculuk tarafından sakatlanışından sonra, pragmatik fizik bugün de Hıristiyan Batı uygarlığının usdışı bütününe ait eşit ölçüde usdışı bir bileşendir. Bilimsellik ve gerçeklik en son, ama en son kaygısıdır. Bir evrensel açgözlülük, evrensel türesizlik, evrensel sadizm düzeni ile uyum içinde, başlıca işlevi kapitalizmin ve militarizmin dürtüsel amaçlarına hizmet etmektir. Dolarların ve misillerin, bankaların ve uçak gemilerinin, denetlenen iletişimin ve sadistik eğlencenin terimlerinde varolan ve işleyen totaliter bir uygarlığın parçasıdır. Ve parça bütüne uymalıdır.
Kendini böyle bir çarpıklığa uyarlayan bir fizik elbette kuramsal olarak da usdışının alanındadır. Modern pragmatik fiziğin uzay ve zaman ve özdek ve kuvvetin doğası konusunda anlayabildiği şey henüz yuvarlak bir sıfırdır. Bütün bir yüzyılı aldatan en son iki kuram (görecilik kuramı ve belirlenimsizci nice kuramı) mitolojik değerden bile yoksundurlar. Bir mitin bile mantığı vardır. O iki modern kuramda ise 'kuram' kavramının kendisi, Logosun kendisi çiğnenir. Ve böyle usdışı 'kuramlar' aracılığıyla bundan sonra da özsel olarak ussal olan evren üzerine hiçbir şey bilinemeyecektir. Bilinemezcilik tutarlılığını bilgisizliği ile perçinlemeyi sürdürecektir...(idefix.com)
Kendini böyle bir çarpıklığa uyarlayan bir fizik elbette kuramsal olarak da usdışının alanındadır. Modern pragmatik fiziğin uzay ve zaman ve özdek ve kuvvetin doğası konusunda anlayabildiği şey henüz yuvarlak bir sıfırdır. Bütün bir yüzyılı aldatan en son iki kuram (görecilik kuramı ve belirlenimsizci nice kuramı) mitolojik değerden bile yoksundurlar. Bir mitin bile mantığı vardır. O iki modern kuramda ise 'kuram' kavramının kendisi, Logosun kendisi çiğnenir. Ve böyle usdışı 'kuramlar' aracılığıyla bundan sonra da özsel olarak ussal olan evren üzerine hiçbir şey bilinemeyecektir. Bilinemezcilik tutarlılığını bilgisizliği ile perçinlemeyi sürdürecektir...(idefix.com)
Etiketler:
19.yy,
ALEXANDRE KOYRE,
DESCARTES,
KİTAP
Descartes'çı Bilgi Kuramının Temellendirilişi
AFŞAR TİMUÇİN-Descartes'çı Bilgi Kuramının Temellendirilişi
Ortaçağ'ı oluşturan toplumsal ve kültürel değerler Descartes doğmadan çok önce sarsılmış, yeni bir çağın ilk ışıkları çoktan kendini göstermişti. Başlamakta olan Yeniçağ'a imzasını atan Descartes'ın sorunları işleyişindeki sıra da göz önünde tutularak, önce öznenini nesneye yönelişini belirleyen yöntem anlayışı, sonra da özne ile nesnenin yapıları ve karşılıklı konumlarının incelendiği bir çalışma.(İdefix.com)
Bu kitap ile birlikte okunması gerekn eserlerden biri de hiç şüphesiz "Alexandre Koyre"'nin "Kapalı Dünyadan Sozsuz Evrene" isimli çalışması olmalı. bu kitap Cusa'lı Nicholas'tan başlayıp, Galileo, Newton, Leibniz ile karşılaştırmalı birlim tarihini anlatıyor olmasıdır. Daha geniş açıklama için aşağıdaki kaynaklara ve Alexandre Koyre başlığı altında yayınlanan yere bakabilirsiniz.
24 Kasım 2010 Çarşamba
ATLI SPOR KLUBU-MASLAK
Istanbul Atlı Spor Klubü
Nefesle birlikte atlı spor klubüne gittik. Aslında bu etkinliği eylül gibi yapmıştık, ancak şimdi yayınlayabiliyorum.Annesinin yoğun hafta sonu programı nedeniyle ve Nefes'in at merakı yüzünden Atlı spor klubüne gidip Pony'lere binmesine karar vermiştik.
Maslakta İTÜ'nün karşısında harika bir yer. içerde her türlü imkan var. Yeme, içme, dinlenme, izleme vb faaliyetleri gerçekleştirebiliyorsunuz.
Yağmurlu olmayan bir günde gittik, arabamızı park ettik ve park görevlisine nerede atlara binebileceğimiz sorduk. tarif üzerine Pony'lerin oraya gittik. Ancak yolda antreman yapan (yarış varmış) atları izledik. bunlara bakalım diye tutturdu, ancak önce pony'ye binelim sonra izlemeye geliriz dedim.
Gidene kadar siyah ata binecem deyip duruyordu. Ancak orada fikrini değiştirdi ve kahverengi ata binmeye karar verdi. bindiğimiz atın adı Clever'dı.
NOT:Dedesinin yeni aldığı atın adını da aynı koyduk.
10 dakikası 20 lira gibi bir paraya Clever'a bindi nefes. Kaskını taktı, baştan takmak istemese de. Atın yularından tuttu, ve hiç nazlanmadan, sızlanmadan gezintimizi yaptık. Videosunu, fotograflarını çektim.
Clever'la gezintimiz bitince yarışı izlemeye gittik. Yarış bitince de yemeğimizi orada yedik ve evimize döndük.
Nefes'in çok sevdiği bir gün oldu.Arada gidelim diyip duruyor ancak havalar pek müsait değil.
http://www.istanbulatlisporkulubu.com/
Nefesle birlikte atlı spor klubüne gittik. Aslında bu etkinliği eylül gibi yapmıştık, ancak şimdi yayınlayabiliyorum.Annesinin yoğun hafta sonu programı nedeniyle ve Nefes'in at merakı yüzünden Atlı spor klubüne gidip Pony'lere binmesine karar vermiştik.
Maslakta İTÜ'nün karşısında harika bir yer. içerde her türlü imkan var. Yeme, içme, dinlenme, izleme vb faaliyetleri gerçekleştirebiliyorsunuz.
Yağmurlu olmayan bir günde gittik, arabamızı park ettik ve park görevlisine nerede atlara binebileceğimiz sorduk. tarif üzerine Pony'lerin oraya gittik. Ancak yolda antreman yapan (yarış varmış) atları izledik. bunlara bakalım diye tutturdu, ancak önce pony'ye binelim sonra izlemeye geliriz dedim.
Gidene kadar siyah ata binecem deyip duruyordu. Ancak orada fikrini değiştirdi ve kahverengi ata binmeye karar verdi. bindiğimiz atın adı Clever'dı.
NOT:Dedesinin yeni aldığı atın adını da aynı koyduk.
10 dakikası 20 lira gibi bir paraya Clever'a bindi nefes. Kaskını taktı, baştan takmak istemese de. Atın yularından tuttu, ve hiç nazlanmadan, sızlanmadan gezintimizi yaptık. Videosunu, fotograflarını çektim.
Clever'la gezintimiz bitince yarışı izlemeye gittik. Yarış bitince de yemeğimizi orada yedik ve evimize döndük.
Nefes'in çok sevdiği bir gün oldu.Arada gidelim diyip duruyor ancak havalar pek müsait değil.
http://www.istanbulatlisporkulubu.com/
14 Kasım 2010 Pazar
Medrano Sirki
Medrano Sirki
Medrano Sirki
tarih : 27.11.2010 13:30:00 - 27.11.2010 20:30:00
mekan : İçerenköy Carrefour AVM Yanı
tarih : 27.11.2010 13:30:00 - 27.11.2010 20:30:00
mekan : İçerenköy Carrefour AVM Yanı
Sirk aşağıdaki resimlerdeki gibi değil, ancka bizi yeterince eğlendirdi. Tek sıkıntımız Nefes'in ateşinin yükselmesi oldu. 39,5 ateşle gösteriyi tamamladık. Nefes gösteri boyunca kulaklarını kapalı tutarak izledi. Müzik rahatsız ediciydi. Atlardan ayrı bir haz aldı. Beyaz atların gösterici iyiydi. Kahverengi at göstericilerin katılımıyla yapılan gösteriyi nefes bazen evde de yapıyor.
Kaplanlardan biz etkilendik diyebilirim. Nefes fazla bahsetmiyor.Kuşlardan, maymunlardan yada köpeklerden de pek bahsettiği söylenemez.
Varsa yoksa AT'lar.
Kaplanlardan biz etkilendik diyebilirim. Nefes fazla bahsetmiyor.Kuşlardan, maymunlardan yada köpeklerden de pek bahsettiği söylenemez.
Varsa yoksa AT'lar.
Dünyaca ünlü Medrano Sirki İstanbul'da! 1873 yılında Casartelli Ailesi'nin kurduğu Medrano Sirki, yaratıcılık, estetik ve aile eğlencesi değerleriyle sirk dünyasına örnek olan İtalyan sirk anlayışının köklü temsilcilerinden biridir.
Gösteri sanatlarına katkıları nedeniyle bu konuda otorite olan İtalyan Ulusal Eğlence Federasyonu tarafından altın madalyayla onurlandırılmıştır.

Medrano Sirki, Avrupa'nın birçok ülkesini dolaşarak, her yaştan yüzbinlerce izleyicisine Bengal Kaplanları, İspanyol Gösteri Atları, Sevimli Köpekler, Yetenekli Papağanlar, Motor Show, Robin Hood Show, Jonklör, İkili Trapez, Tranbolin, Denge Gösterisi ve Komik Palyaçolar'ın gösterileriyle 2 saat süren unutulmaz bir eğlence sunuyor.
137. Onur Yılı'nı kutlayan Medrano Sirki, Sirkav ve MAP İletişim'in işbirliğiyle İstanbul’da…

Çocuklarınız ile keyifli vakit geçirmek, müzik, ışık ve eşsiz yeteneklerin benzersiz gösterileriyle unutulmaz bir deneyim yaşamak istiyorsanız dünyanın en eğlenceli sirk gösterisini, Medrano'yu kaçırmayın!

http://www.idefix.com/
Gösteri sanatlarına katkıları nedeniyle bu konuda otorite olan İtalyan Ulusal Eğlence Federasyonu tarafından altın madalyayla onurlandırılmıştır.
Medrano Sirki, Avrupa'nın birçok ülkesini dolaşarak, her yaştan yüzbinlerce izleyicisine Bengal Kaplanları, İspanyol Gösteri Atları, Sevimli Köpekler, Yetenekli Papağanlar, Motor Show, Robin Hood Show, Jonklör, İkili Trapez, Tranbolin, Denge Gösterisi ve Komik Palyaçolar'ın gösterileriyle 2 saat süren unutulmaz bir eğlence sunuyor.
137. Onur Yılı'nı kutlayan Medrano Sirki, Sirkav ve MAP İletişim'in işbirliğiyle İstanbul’da…
Çocuklarınız ile keyifli vakit geçirmek, müzik, ışık ve eşsiz yeteneklerin benzersiz gösterileriyle unutulmaz bir deneyim yaşamak istiyorsanız dünyanın en eğlenceli sirk gösterisini, Medrano'yu kaçırmayın!
http://www.idefix.com/
10 Kasım 2010 Çarşamba
SHAKESPEARE-HAMLET
The Tragedy of Hamlet, Prince of Denmark, or more simply Hamlet, is a tragedy by William Shakespeare, believed to have been written between 1599 and 1601
Karakterler:
Claudius: Danimarka kralı, Hamlet’in amcasıdır. Ağabeyini öldürerek onun hem tacını hem de karısını elinden almıştır.
Gertrude: Danimarka kraliçesi, Hamlet’in annesidir. Eski kocasının yılan sokması sonucu öldüğünü zannetmektedir.
Hamlet: Öldürülen kralın oğlu, yeni kralın yeğenidir. Oldukça zeki, eğitimli ve bilgili bir kişidir. Ophelia’ya karşı kalbinde az da olsa birtakım duygular yeşermiş, fakat Ophelia bu sevgiye gereken karşılığı verememiştir.
Horatio: Hamlet’in güvendiği, kendisine yakın hissettiği bir arkadaşıdır. Hamlet, düşüncelerini onunla paylaşır, yapacakları konusunda ondan fikir alır.
Polonius: Kralın yakın adamlarından biri, Ophelia ve Laertes’in babasıdır. Krala bütünüyle sadık bir görevlidir.
Ophelia: Polonius’un kızıdır. Hamlet tarafından sevilmektedir, fakat bu ilişkiyi taşıyabilecek olgunlukta bir kız değildir.
Laertes: Polonius’un oğlu, Ophelia’nın ağabeyidir. Kibar, görgülü, eğitimli bir kişidir. Kılıç kullanmakta oldukça yetenekli ve usta birisidir. Babasının öldüren Hamlet’ten intikam almak ister. Onu hile yaparak öldürmek ister, fakat kendi kazdığı kuyuya kendisi düşer.
http://www.yenimakale.com/william-shakespeare-hamlet.html
Özetle neler söyleyebiliriz;
Hamlet'te, babası öldükten sonra annesiyle evlenen amcasının babasını öldürdüğünü öğrenen Danimarka Prensi Hamlet derin bir acıya kapılarak öç almaya karar verirse de, bunu bir türlü gerçekleştiremez.
Shakespeare trajedilerinin en ateşlisi, ama belki de en önemlisidir. Hamlet'in oyun boyunca tek arzusu babasının öcünü almaktır. Sürekli planlar yapar fakat kendi iç çekişmesinden dolayı buna bir türlü ulaşamaz. Bu plan uğruna eline geçen fırsatları da değerlendiremez. Hamlet'in babasının katili olan Kral Claudius onu öldürmek istediğini anlar ve o da Hamlet'i ülkeden İngiltere'ye göndermeye karar verir. Öcünü almak için tekrar dönen Hamlet'e karşı, kendini tehlikede hisseden Claudius, Laertesle bir olup Hamlet'i öldürmeye karar verir.Oyunun sonunda Hamlet; Claudius, Gertrude ve Laertes ölür.
Aslında buna benzer bir sorunu(iç çekişmeleri nedeniyle bir türlü eyleme geçmez) Kuyucaklı Yusuf adlı eserde görüyoruz. Kendi iç çekişmesi nedeniyle okuyucunun sürekli olarak hadi ama artık demesi yetmeyecektir. O maalesef istediğimizi yapmayacak ve kaderine razı olacaktır.(Kuyucaklı Yusuf, Sabahattin Ali'nin 1937 yılında yazdığı romanıdır. Sabahattin Ali, bu romanında Anadolu insanını, bu insanların düşünüş ve yaşayış tarzlarını okuyucuya anlatmaya çalışmaktadır. Sabahattin Ali, bu romanı için gereken malzemeyi asılsız bir ihbar nedeniyle üç ay yattığı hapiste ve Anadolu'nun çeşitli yerlerinde yaptığı öğretmenlik görevleri sırasında toplamıştır.)
http://tr.wikipedia.org/wiki/Hamlet
http://en.wikipedia.org/wiki/Hamlet
Karakterler:
- Claudius-King of Denmark
- Hamlet-Son of the former king, and nephew of the present King
- Gertrude-Queen of Denmark, and mother to Hamlet
- Polonius-Lord Chamberlain
- Ophelia-Daughter to Polonius
- Horatio-Friend to Hamlet
- Laertes-Son to Polonius
- Voltimand, Cornelius-Courtiers
- Rosencrantz, Guildenstern-Courtiers, friends to Hamlet
- Osric-a Courtier
- Marcellus-an Officer
- Bernardo-an Officer
- Francisco-a Soldier
- Reynaldo-Servant to Polonius
- Ghost of Hamlet's Father
- Fortinbras-Prince of Norway
- Gravediggers-A sexton and a clown
- Player King, Player Queen, Lucianus, etc.-Players
Claudius: Danimarka kralı, Hamlet’in amcasıdır. Ağabeyini öldürerek onun hem tacını hem de karısını elinden almıştır.
Gertrude: Danimarka kraliçesi, Hamlet’in annesidir. Eski kocasının yılan sokması sonucu öldüğünü zannetmektedir.
Hamlet: Öldürülen kralın oğlu, yeni kralın yeğenidir. Oldukça zeki, eğitimli ve bilgili bir kişidir. Ophelia’ya karşı kalbinde az da olsa birtakım duygular yeşermiş, fakat Ophelia bu sevgiye gereken karşılığı verememiştir.
Horatio: Hamlet’in güvendiği, kendisine yakın hissettiği bir arkadaşıdır. Hamlet, düşüncelerini onunla paylaşır, yapacakları konusunda ondan fikir alır.
Polonius: Kralın yakın adamlarından biri, Ophelia ve Laertes’in babasıdır. Krala bütünüyle sadık bir görevlidir.
Ophelia: Polonius’un kızıdır. Hamlet tarafından sevilmektedir, fakat bu ilişkiyi taşıyabilecek olgunlukta bir kız değildir.
Laertes: Polonius’un oğlu, Ophelia’nın ağabeyidir. Kibar, görgülü, eğitimli bir kişidir. Kılıç kullanmakta oldukça yetenekli ve usta birisidir. Babasının öldüren Hamlet’ten intikam almak ister. Onu hile yaparak öldürmek ister, fakat kendi kazdığı kuyuya kendisi düşer.
http://www.yenimakale.com/william-shakespeare-hamlet.html
Özetle neler söyleyebiliriz;
Hamlet'te, babası öldükten sonra annesiyle evlenen amcasının babasını öldürdüğünü öğrenen Danimarka Prensi Hamlet derin bir acıya kapılarak öç almaya karar verirse de, bunu bir türlü gerçekleştiremez.
Shakespeare trajedilerinin en ateşlisi, ama belki de en önemlisidir. Hamlet'in oyun boyunca tek arzusu babasının öcünü almaktır. Sürekli planlar yapar fakat kendi iç çekişmesinden dolayı buna bir türlü ulaşamaz. Bu plan uğruna eline geçen fırsatları da değerlendiremez. Hamlet'in babasının katili olan Kral Claudius onu öldürmek istediğini anlar ve o da Hamlet'i ülkeden İngiltere'ye göndermeye karar verir. Öcünü almak için tekrar dönen Hamlet'e karşı, kendini tehlikede hisseden Claudius, Laertesle bir olup Hamlet'i öldürmeye karar verir.Oyunun sonunda Hamlet; Claudius, Gertrude ve Laertes ölür.
Aslında buna benzer bir sorunu(iç çekişmeleri nedeniyle bir türlü eyleme geçmez) Kuyucaklı Yusuf adlı eserde görüyoruz. Kendi iç çekişmesi nedeniyle okuyucunun sürekli olarak hadi ama artık demesi yetmeyecektir. O maalesef istediğimizi yapmayacak ve kaderine razı olacaktır.(Kuyucaklı Yusuf, Sabahattin Ali'nin 1937 yılında yazdığı romanıdır. Sabahattin Ali, bu romanında Anadolu insanını, bu insanların düşünüş ve yaşayış tarzlarını okuyucuya anlatmaya çalışmaktadır. Sabahattin Ali, bu romanı için gereken malzemeyi asılsız bir ihbar nedeniyle üç ay yattığı hapiste ve Anadolu'nun çeşitli yerlerinde yaptığı öğretmenlik görevleri sırasında toplamıştır.)
http://tr.wikipedia.org/wiki/Hamlet
http://en.wikipedia.org/wiki/Hamlet
1 Kasım 2010 Pazartesi
ARİSTOTELES-POLİTİKA
,POLİTİKA
Aristoteles okurken sadece bir yanı ile incelememek gerekiyor. Metafizik yanında diğer kitaplarına da göz atmak gerekiyor. Bu nedenle Kategoriler yanında ben bir de Politika kitabını okumaya başlamıştım. Ancak Metafizik kitabı bitince politika kitabını yarıda bıraktım. Belki ikinci bir okuma yapabilirsem tekrar politikaya geri dönebilirim.
The common modern understanding of a political community as a modern state is quite different to Aristotle's understanding. Although he was aware of the existence and potential of larger empires, the natural community according to Aristotle was the city (polis) which functions as a political "community" or "partnership" (koinōnia). The aim of the city is not just to avoid injustice or for economic stability, but rather to allow at least some citizens the possibility to live a good life, and to perform beautiful acts: "The political partnership must be regarded, therefore, as being for the sake of noble actions, not for the sake of living together." This is distinguished from modern approaches, beginning with social contract theory, according to which individuals leave the state of nature because of "fear of violent death" or its "inconveniences."[45]
http://tr.wikipedia.org/wiki/Aristoteles
http://en.wikipedia.org/wiki/Aristotle#Politics
http://tr.wikipedia.org/wiki/Politika_(Aristoteles)
Aristoteles okurken sadece bir yanı ile incelememek gerekiyor. Metafizik yanında diğer kitaplarına da göz atmak gerekiyor. Bu nedenle Kategoriler yanında ben bir de Politika kitabını okumaya başlamıştım. Ancak Metafizik kitabı bitince politika kitabını yarıda bıraktım. Belki ikinci bir okuma yapabilirsem tekrar politikaya geri dönebilirim.
Politics
Main article: Politics (Aristotle)
In addition to his works on ethics, which address the individual, Aristotle addressed the city in his work titled Politics. Aristotle considered the city to be a natural community. Moreover, he considered the city to be prior in importance to the family which in turn is prior to the individual, "for the whole must of necessity be prior to the part".[43] He is also famous for his statement that "man is by nature a political animal." Aristotle conceived of politics as being like an organism rather than like a machine, and as a collection of parts none of which can exist without the others. Aristotle's conception of the city is organic, and he is considered one of the first to conceive of the city in this manner.[44]The common modern understanding of a political community as a modern state is quite different to Aristotle's understanding. Although he was aware of the existence and potential of larger empires, the natural community according to Aristotle was the city (polis) which functions as a political "community" or "partnership" (koinōnia). The aim of the city is not just to avoid injustice or for economic stability, but rather to allow at least some citizens the possibility to live a good life, and to perform beautiful acts: "The political partnership must be regarded, therefore, as being for the sake of noble actions, not for the sake of living together." This is distinguished from modern approaches, beginning with social contract theory, according to which individuals leave the state of nature because of "fear of violent death" or its "inconveniences."[45]
http://tr.wikipedia.org/wiki/Aristoteles
http://en.wikipedia.org/wiki/Aristotle#Politics
http://tr.wikipedia.org/wiki/Politika_(Aristoteles)
Politika (Aristo)
Aristoteles'in tarihsel açıdan en önemli eseri olan "Politika", Yunanistan'daki kent devletlerinin anayasalarının açıklandığı bir kaynaktır.
Aristoteles bu amaçla ilk olarak tüm kentlerin anayasalarını bir araya toplamıştır. Ancak bu 146 anayasadan sadece Atinalılar ile ilgili olan kısım günümüze ulaşmıştır. 1800'lü yılların sonunda Londra'daki bir papirüs üzerinde ulaşılan bu metin "Atinalıların Devleti"adıyla bilinmektedir. Atinalıların Devleti MÖ 4. yüzyıla kadar Atina siyasi yaşamına genel bir bakış getirmekle birlikte Aristoteles'in yaşadığı dönemde kentteki siyasi kurumlar hakkında da ayrıntılı bilgiler de vermektedir. Atinalıların Devleti. Çev.: S.Y.Baydur. Ankara 1943 ve Atinalıların Devleti. Çev.: Furkan Akderin. İstanbul 2005(Alfa Yayınları) Bu çevirilerden Furkan Akderin tarafından yapılan çeviri hem Yunanca'dan yapılmış olması hem dilinin çok daha yeni ve akıcı olması hem de çok daha kolay bulunabilir olması bakımından önemli avantajlar taşımaktadır. Ayrıca çevirideki ayrıntılı dipnotların ve kaynakçanın da metnin anlaşılabirliği açısından örnek gösterilecek bir çalışma olduğunu söylemek gerekir.
Politika ise toplam sekiz kitaptan oluşmaktadır.Birinci kitapta Aristoteles devletin gelişmesi üzerine bilgiler verdikten sonra ikinci kitapta ideal devlet anlayışını eleştirilmekte ve üçüncü kitaptan itibaren de siyaset hakkında görüşlerini aktarmaktadır. Türkçe'de Politika ve Atinalıların Devleti: Politika. I-III. Çev: N.Berkes. İstanbul 1944 ve Politika. IV-VIII. Çev: N.Berkes. İstanbul 1946 Politika. Çev.: Mete Tuncay. İstanbul 1975 (Remzi Kitabevi) Her iki kitabın da Yunanca'dan çevrilmemiş olmaları bir dezavantaj olmakla birlikte M.Tunçay çevirisi hem çok daha yeni diliyle hem de ayrıntılı açıklamalarıyla önemli bir kaynak konumundadır.
Aristoteles bu amaçla ilk olarak tüm kentlerin anayasalarını bir araya toplamıştır. Ancak bu 146 anayasadan sadece Atinalılar ile ilgili olan kısım günümüze ulaşmıştır. 1800'lü yılların sonunda Londra'daki bir papirüs üzerinde ulaşılan bu metin "Atinalıların Devleti"adıyla bilinmektedir. Atinalıların Devleti MÖ 4. yüzyıla kadar Atina siyasi yaşamına genel bir bakış getirmekle birlikte Aristoteles'in yaşadığı dönemde kentteki siyasi kurumlar hakkında da ayrıntılı bilgiler de vermektedir. Atinalıların Devleti. Çev.: S.Y.Baydur. Ankara 1943 ve Atinalıların Devleti. Çev.: Furkan Akderin. İstanbul 2005(Alfa Yayınları) Bu çevirilerden Furkan Akderin tarafından yapılan çeviri hem Yunanca'dan yapılmış olması hem dilinin çok daha yeni ve akıcı olması hem de çok daha kolay bulunabilir olması bakımından önemli avantajlar taşımaktadır. Ayrıca çevirideki ayrıntılı dipnotların ve kaynakçanın da metnin anlaşılabirliği açısından örnek gösterilecek bir çalışma olduğunu söylemek gerekir.
Politika ise toplam sekiz kitaptan oluşmaktadır.Birinci kitapta Aristoteles devletin gelişmesi üzerine bilgiler verdikten sonra ikinci kitapta ideal devlet anlayışını eleştirilmekte ve üçüncü kitaptan itibaren de siyaset hakkında görüşlerini aktarmaktadır. Türkçe'de Politika ve Atinalıların Devleti: Politika. I-III. Çev: N.Berkes. İstanbul 1944 ve Politika. IV-VIII. Çev: N.Berkes. İstanbul 1946 Politika. Çev.: Mete Tuncay. İstanbul 1975 (Remzi Kitabevi) Her iki kitabın da Yunanca'dan çevrilmemiş olmaları bir dezavantaj olmakla birlikte M.Tunçay çevirisi hem çok daha yeni diliyle hem de ayrıntılı açıklamalarıyla önemli bir kaynak konumundadır.
"http://tr.wikipedia.org/wiki/Politika_(Aristo)" adresinden alındı.
ARİSTOTELES-KATEGORİLER
KATEGORİLER
Kategoriler kitabı küçük bir kitap olmasına karşın sıklıkla yanınızada bulundurmanız gereken bir kitaptır. Metafizik okurken onu yanınızda bulundurmanız gerekir. Metafizik çevirilerinde sıklıkla ona başvuru yapılmıştır. Dipnotlarda aralıklarla belirtilmiştir. Dolayısı ile Aristoteles okurken bir cep kitabı olarak yanınızda olması gerekir. Ben aşağıdaki çeviriden almıştım. Çevirinin bir sayfasında yunanca diğer sayfası ise türkçe olarak ayrılmış. Ancak hangi kategorinin nereden başladığı konusunda biraz sıkıntı çektim.
Aristoteles, Kategoriler, (Çev., S. Babür) 2. Baskı, İmge Kitabevi Yayınları, Ankara, 2002.
http://tr.wikipedia.org/wiki/Aristoteles
http://en.wikipedia.org/wiki/Aristotle
Kategoriler kitabı küçük bir kitap olmasına karşın sıklıkla yanınızada bulundurmanız gereken bir kitaptır. Metafizik okurken onu yanınızda bulundurmanız gerekir. Metafizik çevirilerinde sıklıkla ona başvuru yapılmıştır. Dipnotlarda aralıklarla belirtilmiştir. Dolayısı ile Aristoteles okurken bir cep kitabı olarak yanınızda olması gerekir. Ben aşağıdaki çeviriden almıştım. Çevirinin bir sayfasında yunanca diğer sayfası ise türkçe olarak ayrılmış. Ancak hangi kategorinin nereden başladığı konusunda biraz sıkıntı çektim.
Aristoteles, Kategoriler, (Çev., S. Babür) 2. Baskı, İmge Kitabevi Yayınları, Ankara, 2002.
Analytics and the Organon
Main article: Organon
What we today call Aristotelian logic, Aristotle himself would have labeled "analytics". The term "logic" he reserved to mean dialectics. Most of Aristotle's work is probably not in its original form, since it was most likely edited by students and later lecturers. The logical works of Aristotle were compiled into six books in about the early 1st century AD:- Categories
- On Interpretation
- Prior Analytics
- Posterior Analytics
- Topics
- On Sophistical Refutations
http://tr.wikipedia.org/wiki/Aristoteles
http://en.wikipedia.org/wiki/Aristotle
BALZAC-GORİOT BABA
GORİOT BABA
Le Père Goriot (Old Father Goriot, 1835)
http://en.wikipedia.org/wiki/Le_P%C3%A8re_Goriot
Le Père Goriot (French pronunciation: [lə pɛʁ ɡɔʁjo], Old Goriot) is an 1835 novel by French novelist and playwright Honoré de Balzac (1799–1850), included in the Scènes de la vie privée section of his novel sequence La Comédie humaine. Set in Paris in 1819, it follows the intertwined lives of three characters: the elderly doting Goriot; a mysterious criminal-in-hiding named Vautrin; and a naive law student named Eugène de Rastignac.
Çok detaylı bir Goriot baba incelemesi. Gerçekten incelenmesi gereken bir yazı olmuş.
Balzac ile ilgilili incelemeler türkçe ve ingilizce olarak aşağıda wikipedia'da bulunabilir.
Kitabı okumaya yeni başladım. Balzac henüz karakterler ile ilgili incelemeleri bitirmedi.Vadideki Zambak'ta olduğu gibi bir anlatıcının anlatımı ile ilerleyen bir anlatım var. Bu biraz beni sıkıyor. Vadideki Zambak'ı okuyan sevgili eşim de 50.sayfadan sonra okumayı bıraktığını belirtmişti. Ben onu bitirdim. umuyorum ki bu kitabını da bitireceğim. Balzac'ın tüm eserlerini okuyacağım gibi. :)
Kitap nihayet bitti:(10.10.2010). Biter bitmez de eşime Goriot öldü dedim. Onunla bile ilgilenmeyip kitabı okuduğum için o da başın sağolsun dedi. :)
Böyle baba var mı demeye gerek yok bence. Türkiyede analar, babalar hep bu tiptir.Tipleme olarak bakarsanız onlar var. Bu kadar, kendini kaybedecek kadar kızlarını seven ve onlar tarafından da bu kadar sevilmeyen baba var mıdır derseniz bilemiyorum.
Beni etkileyen bir başka kişilik Vautrin'di. Bu karakteri aslında Victor Hugo'nun Sefiller'indeki Jean Valjean ile karşılaştırmak gerekebilir. Konu olarak benzemeyebilir, ama onun fransız toplumuna bakışı ile Sefiller'in bize sunduğu ortam çok mu farklı diye bakmak gerekiyor.
http://tr.wikipedia.org/wiki/Balzac
http://en.wikipedia.org/wiki/Balzac
http://www.yenimakale.com/balzacin-goriot-baba-romani.html
Le Père Goriot (Old Father Goriot, 1835)
http://en.wikipedia.org/wiki/Le_P%C3%A8re_Goriot
Le Père Goriot (French pronunciation: [lə pɛʁ ɡɔʁjo], Old Goriot) is an 1835 novel by French novelist and playwright Honoré de Balzac (1799–1850), included in the Scènes de la vie privée section of his novel sequence La Comédie humaine. Set in Paris in 1819, it follows the intertwined lives of three characters: the elderly doting Goriot; a mysterious criminal-in-hiding named Vautrin; and a naive law student named Eugène de Rastignac.
Çok detaylı bir Goriot baba incelemesi. Gerçekten incelenmesi gereken bir yazı olmuş.
Balzac ile ilgilili incelemeler türkçe ve ingilizce olarak aşağıda wikipedia'da bulunabilir.
Kitabı okumaya yeni başladım. Balzac henüz karakterler ile ilgili incelemeleri bitirmedi.Vadideki Zambak'ta olduğu gibi bir anlatıcının anlatımı ile ilerleyen bir anlatım var. Bu biraz beni sıkıyor. Vadideki Zambak'ı okuyan sevgili eşim de 50.sayfadan sonra okumayı bıraktığını belirtmişti. Ben onu bitirdim. umuyorum ki bu kitabını da bitireceğim. Balzac'ın tüm eserlerini okuyacağım gibi. :)
Kitap nihayet bitti:(10.10.2010). Biter bitmez de eşime Goriot öldü dedim. Onunla bile ilgilenmeyip kitabı okuduğum için o da başın sağolsun dedi. :)
Böyle baba var mı demeye gerek yok bence. Türkiyede analar, babalar hep bu tiptir.Tipleme olarak bakarsanız onlar var. Bu kadar, kendini kaybedecek kadar kızlarını seven ve onlar tarafından da bu kadar sevilmeyen baba var mıdır derseniz bilemiyorum.
Beni etkileyen bir başka kişilik Vautrin'di. Bu karakteri aslında Victor Hugo'nun Sefiller'indeki Jean Valjean ile karşılaştırmak gerekebilir. Konu olarak benzemeyebilir, ama onun fransız toplumuna bakışı ile Sefiller'in bize sunduğu ortam çok mu farklı diye bakmak gerekiyor.
http://tr.wikipedia.org/wiki/Balzac
http://en.wikipedia.org/wiki/Balzac
http://www.yenimakale.com/balzacin-goriot-baba-romani.html
25 Ekim 2010 Pazartesi
SHAKESPEARE-KRAL LEAR
Kral Lear (İngilizce: King Lear), İngiliz oyun yazarı William Shakespeare tarafından yazılmış bir oyundur. Yaklaşık olarak 1605 yılında yazıldığı tahmin edilen oyun, Shakespeare'in önemli trajedilerinden biridir.
Genel Bilgiler;
King Lear;The play was written between 1603 and 1606 and later revised. Shakespeare's earlier version, The True Chronicle of the History of the Life and Death of King Lear and His Three Daughters, was published in quarto in 1608. The Tragedy of King Lear, a more theatrical version, was included in the 1623 First Folio. Modern editors usually conflate the two, though others insist that each version has its individual integrity that should be preserved. http://en.wikipedia.org/wiki/King_Lear
Karakterler;
Kral Lear için özet olabilecek bir yazı yazmak istemedim. Çünkü Özdemir NUTKU tarafından yazılmış olan güzel bir yazıyı sizinle paylaşmak istedim.Başarılı.
http://www.toplumdusmani.net/modules/wfsection/article.php?articleid=455
http://tr.wikipedia.org/wiki/Kral_Lear
http://en.wikipedia.org/wiki/King_Lear
Şimdi size bir masal(Bu masalın da değişik söylenceleri var):
Kıymetli Tuz(Masal Örneği)
Şimdi eğer kral lear ile yukarıdaki masalı karşılaştırısak elimize ne geçer onu bulalım. Basit bir açıklama bize kral lear'in bir trajedi ikincinin ise bir masal olduğunu gösterecektir. Shakespear'in en güzel yaptığı şeylerden bir tanesi daha önce yazılmış olan eserleri büyük bir ustalıkla kendi iç gözleminden, gerçekliğinden geçirmesi ve onu bize yansıtmasıdır. Bu aslında hem bir refleksiyon hem de bir projeksiyon olarak da söylenebilir, ki böyle olması bize onun iç dünyasından geçen gerçekliğin evrensel olma yolunda ne kadar dış dünya ile iç içe geçtiğini ve söylem gücünün nasıl bu kadar yaşadığını da açıklayacaktır.
Shakespear'in bu trajedisini başka yerlerden aldığını söylemeye gerek yok. Belirttiğim gibi önemli olan onu alması değil, onu nasıl işlediğidir.
Genel Bilgiler;
King Lear;The play was written between 1603 and 1606 and later revised. Shakespeare's earlier version, The True Chronicle of the History of the Life and Death of King Lear and His Three Daughters, was published in quarto in 1608. The Tragedy of King Lear, a more theatrical version, was included in the 1623 First Folio. Modern editors usually conflate the two, though others insist that each version has its individual integrity that should be preserved. http://en.wikipedia.org/wiki/King_Lear
Karakterler;
- Kral Lear: Britanya kralı
- Gonoril: Kralın büyük kızı
- Regan: Kralın ortanca kızı
- Cordelia: Kralın küçük kızı
- Albany Dükü: Gonoril'in kocası
- Cornwall Dükü: Regan'ın kocası
- Burgundi Dükü: Cordelia'nın taliplerinden biri
- Fransa Kralı: Cordelia'nın taliplerinden diğeri, sonradan kocası
- Kent Kontu: Sonradan Caius olarak kılık değiştirir
- Gloucester Kontu
- Edgar: Gloucester Kontu'nun büyük oğlu, sonradan Tom o'Bedlam olarak kılık değiştirir
- Edmund: Gloucester Kontu'nun gayrimeşru oğlu
- Yaşlı Adam: Gloucester'ın adamlarından biri
- Curan: Gloucester'ın uşağı
- Lear'ın Soytarısı
- Oswald: Gonoril'in kahyası
- Cornwall'ın Üç hizmetlisi
- Doktor: Cordelia ile ilgilenir
- Üç Kaptan
- Bir Şövalye
- Bir Haberci
- Bir Ulak
- Askerler, hizmetliler, soylular ve diğer figüranlar
Kral Lear için özet olabilecek bir yazı yazmak istemedim. Çünkü Özdemir NUTKU tarafından yazılmış olan güzel bir yazıyı sizinle paylaşmak istedim.Başarılı.
http://www.toplumdusmani.net/modules/wfsection/article.php?articleid=455
http://tr.wikipedia.org/wiki/Kral_Lear
http://en.wikipedia.org/wiki/King_Lear
Şimdi size bir masal(Bu masalın da değişik söylenceleri var):
Kıymetli Tuz(Masal Örneği)
Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde... Pire berber iken, deve tellal iken, ben anamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken. Tıngır elek, tıngır felek demişler, bu masalı şöyle anlatmışlar. Bir varmış, bir yokmuş, evvel zamanda bir padişah ile bunun üç kızı varmış. Bir gün bu padişah kızlarını başına toplamış, beni ne kadar seversiniz? demiş. En büyük kız "Dünyalar kadar...", ortanca kızı "Kucak kadar...", küçük kızı da "Tuz kadar..." severim demiş. Padişah küçük kızın cevabına çok sinirlenmiş, İnsan tuz kadar sevilir mi demiş, ardından küçük kızını cellâda teslim etmiş. Cellât, kızı kesmek için dağa götürmüş. Kız cellâda yalvarmış, "Sen de babasın, bana kıyma!" demiş. Cellât, kızın yalvarmalarına dayanamamış, onun yerine bir hayvan kesmiş, kızın gömleğini kesilen hayvanın kanına bulayıp padişaha getirmiş. Küçük kız yollara düşmüş. Az gitmiş, uz gitmiş, bir köye ulaşmış. Orada köyün zenginlerinden birine kul köle olmuş, büyümüş, çok güzel bir kız olmuş. Güzelliği ilden ile dilden dile yayılmış, kısmet bu ya, bir başka padişahın oğluyla evlenmiş. Aradan bir hayli zaman geçmiş, başından geçenleri kocasına anlatmış, "Babamları yemeğe çağıralım." demiş. Kocası da "Olur." demiş. Gereken hazırlıklar yapılmış, padişah babası ziyafete çağrılmış. Kızın padişah babası söylenen ziyafete gelmiş. Padişah ve beraberindekiler sofraya oturduğunda yemekler sırayla gelmeye başlamış. Ama kız, aşçısına bütün yemeklerin tuzsuz olmasını tembih etmiş. Padişah hangi yemeğe saldırdıysa eli geri gitmiş, yemeklerin hiçbirini yiyememiş. O sırada küçük kızı padişahın sofrasından ayağa fırlamış. "Padişahım, duyduğuma göre sen küçük kızını, seni tuz kadar seviyorum dediği için öldürtmüşsün." demiş. Padişahın söz söylemesine fırsat vermeden "İşte o küçük kız benim." demiş ve "Bütün yemekleri tuzsuz yaptırdım ki kıymetimi anlayasın." sözlerini eklemiş. Padişah yaptığından utanarak küçük kızının boynuna sarılmış, tuzun ne kadar kıymetli olduğunu anlamış. Ondan sonra yeni bir dönem başlamış. Onlar ermiş muradına, biz çıkalım kerevetine. İlk paragraf masalın "döşeme" bölümüdür. Burada konuyla İlgisi olmayan klişe sözler vardır. 2., 3., 4., 5. ve 6. paragraflar masalın "asıl masal" denen ikinci bölümünü oluşturur. Burada masalda ele alınan olay vardır. Bu olay giriş, gelişme ve sonuç bölümleriyle aktarılır. 7. paragraf ise masalın "dilek" adı verilen son bölümünü oluşturur. Bu bölüm de genellikle kalıplaşmış sözlerden oluşur. |
Şimdi eğer kral lear ile yukarıdaki masalı karşılaştırısak elimize ne geçer onu bulalım. Basit bir açıklama bize kral lear'in bir trajedi ikincinin ise bir masal olduğunu gösterecektir. Shakespear'in en güzel yaptığı şeylerden bir tanesi daha önce yazılmış olan eserleri büyük bir ustalıkla kendi iç gözleminden, gerçekliğinden geçirmesi ve onu bize yansıtmasıdır. Bu aslında hem bir refleksiyon hem de bir projeksiyon olarak da söylenebilir, ki böyle olması bize onun iç dünyasından geçen gerçekliğin evrensel olma yolunda ne kadar dış dünya ile iç içe geçtiğini ve söylem gücünün nasıl bu kadar yaşadığını da açıklayacaktır.
Shakespear'in bu trajedisini başka yerlerden aldığını söylemeye gerek yok. Belirttiğim gibi önemli olan onu alması değil, onu nasıl işlediğidir.
Yazarlar-Dönem-17.yy
Okuduğum yazarlar ile ilgilili dönem bilgisi;
Descartes ;
René Descartes (31 Mart 1596-11 Şubat 1650) Fransız matematikçi, bilimadamı ve filozoftur. Batı düşüncesinin son yüzyıllardaki en önemli düşünürlerinden biridir.
Yöntem Üzerine Konuşma-1637
Galileo ;
Galileo Galilei (15 Şubat 1564 – 8 Ocak 1642) bir İtalyan fizikçi, matematikçi, gökbilimci ve filozofu olup, Bilimsel devrim'de büyük bir rol oynamıştır. Galileo, "modern gözlemsel astronominin babası,"[3] the "modern fiziğin babası,"[4] "bilimin babası,"[4] ve "modern bilimin babası" olarak adlandırılmaktadır[5] Stephen Hawking, "Galileo, belki diğer insanlardan modern bilimin doğuşundan sorumlu olduğu için daha fazla bir kişiydi." der[6]
Dün Aldım ve okumaya başladım.
İki Büyük Dünya Sistemi Hakkında Diyalog-1610
Shakespeare ;
William Shakespeare, (Vaftiz, 26 Nisan 1564 – ö. 23 Nisan 1616), İngiliz şair ve tiyatro oyun yazarıdır.
Othello
Macbeth
Romeo ve Juliet
Moliere ;
Jean-Baptiste Poquelin, daha bilinen adıyla Molière (15 Ocak 1622 – 17 Şubat 1673) Fransız oyun yazarı ve oyuncu.
Hastalık Hastası-Le Malade imaginaire-10 Şubat 1673
Cimri-1668
Tartuf-12 mayıs 1664
Racine ;
Jean Racine (d: 1639 - ö: 1699) XVII. yy. Fransız edebiyatının önde gelen şairlerinden ve trajedi yazarlarından olan Racine iyi bir eğitim görmüştür. Özellikle Yunan trajedi şairi Euripides (Öripid)'den etkilenen Racine, Fransız klâsik trajedisinin gelişmesinde büyük rol oynamıştır. XVI. Louis (Lui) döneminde saray tarihçiliğide yapmış olan Racine, eserlerinde Yunan mitolojisi, Filistin tarihi ve İngiliz saraylarından seçilmiş konulara yer vermiştir. Racine, eserlerinde genellikle tutkularına esir olmuş kişilere yer vermiştir.
Tanzimat Dönemi'nde yaşayan Türk edebiyatçılar üzerinde de ekili olan Racine'nin, Andromaque (Andromak), Berenice (Berenis), Bajazet (bayazıt), Iphigénie (İfijeni) ve Phaidra (Fedra) adlı eserleri ünlüdür.
Henüz okumadım. Ancak en kısa zamanda alıp okuyacağım.
Harvey ;
William Harvey (1578-1657) İngiliz tıp doktoru. Folkestone'da dünyaya geldi. Cambridge Üniversitesi'nde sanat ve tıp okuduktan sonra tıp eğitimini Fabricius adında ünlü bir anatomi profesörünün yanında sürdürmek üzere Padova'ya gitti. 1602'de Londra'ya dönüp muayenehane açtı. 1609'da St. Bartholomew Hastanesi'ne doktor olarak atandı. 1618'de önce I. James'in daha sonrada I. Charles'in özel hekimliğine getirildi. Kalpten başlayan kan dolaşımını doğru olarak tanımlayan ilk kişi olarak bilinmektedir. Bu konudaki fikirlerini René Descartes in Description of the Human Body adlı çalışmasından almıştır. Her ne kadar İspanyol doktor Michael Servetus kan dolaşımını ondan çeyrek yüzyıl kadar önce tanımlamış olsa da kalıcı belgeler olmadığı için bu olay Harvey'e atfedilmektedir.Harvey 1657 yılında hayatını kaybetmiştir.
Henüz okumadım. Ancak en kısa zamanda alıp okuyacağım.
Descartes ;
René Descartes (31 Mart 1596-11 Şubat 1650) Fransız matematikçi, bilimadamı ve filozoftur. Batı düşüncesinin son yüzyıllardaki en önemli düşünürlerinden biridir.
Yöntem Üzerine Konuşma-1637
Galileo ;
Galileo Galilei (15 Şubat 1564 – 8 Ocak 1642) bir İtalyan fizikçi, matematikçi, gökbilimci ve filozofu olup, Bilimsel devrim'de büyük bir rol oynamıştır. Galileo, "modern gözlemsel astronominin babası,"[3] the "modern fiziğin babası,"[4] "bilimin babası,"[4] ve "modern bilimin babası" olarak adlandırılmaktadır[5] Stephen Hawking, "Galileo, belki diğer insanlardan modern bilimin doğuşundan sorumlu olduğu için daha fazla bir kişiydi." der[6]
Dün Aldım ve okumaya başladım.
İki Büyük Dünya Sistemi Hakkında Diyalog-1610
Shakespeare ;
William Shakespeare, (Vaftiz, 26 Nisan 1564 – ö. 23 Nisan 1616), İngiliz şair ve tiyatro oyun yazarıdır.
Othello
Macbeth
Romeo ve Juliet
Moliere ;
Jean-Baptiste Poquelin, daha bilinen adıyla Molière (15 Ocak 1622 – 17 Şubat 1673) Fransız oyun yazarı ve oyuncu.
Hastalık Hastası-Le Malade imaginaire-10 Şubat 1673
Cimri-1668
Tartuf-12 mayıs 1664
Racine ;
Jean Racine (d: 1639 - ö: 1699) XVII. yy. Fransız edebiyatının önde gelen şairlerinden ve trajedi yazarlarından olan Racine iyi bir eğitim görmüştür. Özellikle Yunan trajedi şairi Euripides (Öripid)'den etkilenen Racine, Fransız klâsik trajedisinin gelişmesinde büyük rol oynamıştır. XVI. Louis (Lui) döneminde saray tarihçiliğide yapmış olan Racine, eserlerinde Yunan mitolojisi, Filistin tarihi ve İngiliz saraylarından seçilmiş konulara yer vermiştir. Racine, eserlerinde genellikle tutkularına esir olmuş kişilere yer vermiştir.
Tanzimat Dönemi'nde yaşayan Türk edebiyatçılar üzerinde de ekili olan Racine'nin, Andromaque (Andromak), Berenice (Berenis), Bajazet (bayazıt), Iphigénie (İfijeni) ve Phaidra (Fedra) adlı eserleri ünlüdür.
Henüz okumadım. Ancak en kısa zamanda alıp okuyacağım.
Harvey ;
William Harvey (1578-1657) İngiliz tıp doktoru. Folkestone'da dünyaya geldi. Cambridge Üniversitesi'nde sanat ve tıp okuduktan sonra tıp eğitimini Fabricius adında ünlü bir anatomi profesörünün yanında sürdürmek üzere Padova'ya gitti. 1602'de Londra'ya dönüp muayenehane açtı. 1609'da St. Bartholomew Hastanesi'ne doktor olarak atandı. 1618'de önce I. James'in daha sonrada I. Charles'in özel hekimliğine getirildi. Kalpten başlayan kan dolaşımını doğru olarak tanımlayan ilk kişi olarak bilinmektedir. Bu konudaki fikirlerini René Descartes in Description of the Human Body adlı çalışmasından almıştır. Her ne kadar İspanyol doktor Michael Servetus kan dolaşımını ondan çeyrek yüzyıl kadar önce tanımlamış olsa da kalıcı belgeler olmadığı için bu olay Harvey'e atfedilmektedir.Harvey 1657 yılında hayatını kaybetmiştir.
Henüz okumadım. Ancak en kısa zamanda alıp okuyacağım.
GALİLEO GALİLEİ-İki Büyük Dünya Sistemi Hakkında Diyalog
İki Büyük Dünya Sistemi Hakkında Diyalog
İtalyanca:Dialogo dei due massimi sistemi del mondo-1632İngilizce:Dialogue Concerning the two Chief Systems-1632
Çeviri : Reşit Aşçıoğlu
Arka kapak yazısı:
Üzerinde on altı yıl çalıştığı İki Büyük Dünya Sistemi Hakkında Diyalog nedeniyle engizisyonda yargılandı, ev hapsine mahkûm edildi. Mahkûmiyeti sırasında ikinci başyapıtı İki Yeni Bilim Üzerine Diyalog'u tamamladı. Her iki yapıt da kısa sürede pek çok dile çevrildi ve modern bilimin başlangıcı olarak tarihe geçti. Diyaloglar ne yalnızca astronomi ne de fizik kitabıdır. Otoriteyi temsil eden Aristoteles düşüncesiyle sıkı bir polemik yürütürken, aynı zamanda gözlemsel, deneysel, kuramsal birikimiyle Galileo, "doğanın yazıldığı dili" yeniden keşfederek, matematiği temel alan kendi yeni fiziğini kurar. Galileo'nun hakim sınıfa değil, sıradan okura sunduğu diyaloglar anlaşılması kaygısıyla Latince yerine İtalyanca kaleme alınmıştır.
NEDEN DÖRT GÜN,(Kızıler, “neden dört gün” sorusuna, “Kitapta dört gün geçiyor ve bu üç adam bir araya geliyor ve sürekli diyalog içindeler. İlk iki günkü diyaloglar kapıları açmaya yönelik. Diyalog ve söyleşi dört günde tamamlanmış. Ancak burada her gün birkaç aya bedel. Çok uzun cümleler ve diyaloglar yer alıyor.
İnsan hayatında yazıya dökülmüş en uzun günler olmuş bir anlamda. Bir çırpıda okunacak bir kitap değil. Üçüncü ve dördüncü günde konular daha da zorlaşıyor. Tezler ve ispatlar var. Bu bölümler astronomi ve astrofizikle ilgili olanlar için eşi bulunmaz diyaloglar içeriyor” yanıtını verdi.
KİTAPTAKİ KARAKTERLER;
“Salviati Galileo’yu temsil ediyor. Sagredo’nun ise kitapta ciddi rolü var. Uyanık bilinci oynuyor. Konuları açıcı örnekler veriyor. Kafası karışık halkın netleşmesi için bilgi açıcı bir karakter.
Simplicio ise yer merkezli görüşü savunan Aristo ve Batlamyus’u ve Kilise değerlerini temsil ediyor.
http://gencturkhaber.com/iki-Buyuk-Dunya-Sistemi-Hakkinda-Diyalog.html,085a7 )
Henüz giriş sayfalarını okuduğum bir kitap. Ancak giriş kısmı, Reşit Aşçıoğlu'nun ifadeleriyle insanı derinden etkiliyor.O dönemin içinde patlayan bir bomba gibi bu kitap.
GALİELO HAKKINDA BİLGİ;
http://tr.wikipedia.org/wiki/Galileo_Galilei
http://en.wikipedia.org/wiki/Galileo_Galilei
20 Ekim 2010 Çarşamba
MUZİK-Ne Dinliyorum.
Ne Dinliyorum.!
internet radyoları işimizi çok kolaylaştırıyor. Epey bir zamandır internette bir müzik sitesi takip ediyorum. Şu an listede hangi parçaların çalındığını görebiliyor, istediğiniz radyoyu seçip dinleyebiliyorsunuz. Bunun için bilgisayarınızda windows media player olması yeterli.
Bazı radyolar şunlar;
Absolute 70's Pop
Absolute 90's
Absolute ReggaeTrade
Absolute Trance (Euro)
Absolutely Country Hits
Acappella
Adult Urban Hits Choice
Afterbeat Electronica
All Euro 80's
All Flashback Alternatives
All Otto Baroque Musick
All Otto Classical Music
All Otto Opera Music
All Times & Urban Gospel
Alternative Rock X Hits
....
....
Ben bunlardan "All Otto Classical Music" kanalını dinliyorum.
Ancak sanırım şu sıralar biraz baroque, yada barroco dinlemem gerekecek, zira 17.yüzyıl denilince akla gelen değişikliklerden bir tanesi de muzikle ilgilidir. Aslında bu yüzyıl ile birlikte değişmeyen pek bir şey kalmamıştır da diyebiliriz.
Risk kavramının ortaya çıkmasından ziyade günümüz anlamına yakın bir şekilde kullanılması sanırım tüm değişikliklerin yada Descartes etkisi olarak da adlandırılabilir. Aslında güzel bir tamlama oldu değilmi bunu bir sabit olarak alabiliriz. "Descartes etkisi" yada "Descartes değişmezi". :)
isteyen aşağıdaki siteden muzik keyfine göre deneyebilir :)
http://www.1.fm/
Barok muzik için;
http://tr.wikipedia.org/wiki/Barok_m%C3%BCzik
internet radyoları işimizi çok kolaylaştırıyor. Epey bir zamandır internette bir müzik sitesi takip ediyorum. Şu an listede hangi parçaların çalındığını görebiliyor, istediğiniz radyoyu seçip dinleyebiliyorsunuz. Bunun için bilgisayarınızda windows media player olması yeterli.
Bazı radyolar şunlar;
Absolute 70's Pop
Absolute 90's
Absolute ReggaeTrade
Absolute Trance (Euro)
Absolutely Country Hits
Acappella
Adult Urban Hits Choice
Afterbeat Electronica
All Euro 80's
All Flashback Alternatives
All Otto Baroque Musick
All Otto Classical Music
All Otto Opera Music
All Times & Urban Gospel
Alternative Rock X Hits
....
....
Ben bunlardan "All Otto Classical Music" kanalını dinliyorum.
Ancak sanırım şu sıralar biraz baroque, yada barroco dinlemem gerekecek, zira 17.yüzyıl denilince akla gelen değişikliklerden bir tanesi de muzikle ilgilidir. Aslında bu yüzyıl ile birlikte değişmeyen pek bir şey kalmamıştır da diyebiliriz.
Risk kavramının ortaya çıkmasından ziyade günümüz anlamına yakın bir şekilde kullanılması sanırım tüm değişikliklerin yada Descartes etkisi olarak da adlandırılabilir. Aslında güzel bir tamlama oldu değilmi bunu bir sabit olarak alabiliriz. "Descartes etkisi" yada "Descartes değişmezi". :)
isteyen aşağıdaki siteden muzik keyfine göre deneyebilir :)
http://www.1.fm/
Barok muzik için;
http://tr.wikipedia.org/wiki/Barok_m%C3%BCzik
Risk Kavramı
Risk Kavramı
Arap'ların hakkı araplara, yunanlıların hakkı yunanlılara, italyanlarınki de italyanlara.Türklerin kullanım hakkını da Türklere.
Nedir bu risk ?
Erol Mütercimler (Risk almak bir strateji midir, adlı yazısından), Arman T.Tevfik’in çalışması;
Risk sözcüğü ya Arapça rızık/rısk yada Latince riziko sözcüklerinden çıkmıştır. Rızık, kişiye tanrı tarafından verilen ve üzerinden kazanç elde edilen herhangi bir şey olarak tanımlanabilir. Burada rızık, rassal ve istenen iyi bir sonuç anlamı kazanır. Riziko ise, bir denizcinin karşılaştığı kayalık alan gibi bir engel olarak tanımlanabilir. Burada riziko, rassal ve istenmeyen bir kötü sonuç anlamına gelir.
Eski Yunan’da Arapça’dan alınan ödünç bir sözcük olan risk, genel olarak olumlu ya da olumsuz etkilere sahip rassal olayları açıklamak için kullanılmıştı. Çağdaş Fransızca da ise risk sözcüğü yine rassal olaylara ilişkin olup çoğunlukla olumsuz bazen olumlu anlamlar içerir. Gerek İngilizce’de gerekse Türkçe’de risk (ya da riziko); kayıp, hasar tehlikesi ya da hasar tehlikesi olasılığı, sigorta edilen şey ya da kimse olarak tanımlanır. Ayrıca fiil olarak risk, tehlikeye girmek ya da göze almak anlamında kullanılır ve sıfat olarak da risk, tehlikeli anlamına gelir.
Ayrıca risk sözcüğü eski İtalyanca’da “cüret etmek” anlamında kullanılan 'risicare' fiilinden gelir. Bu anlamda risk, kaderden çok bir seçimdir.
http://www.erolmutercimler.com/yazilar.asp?procid=35
Arap'ların hakkı araplara, yunanlıların hakkı yunanlılara, italyanlarınki de italyanlara.Türklerin kullanım hakkını da Türklere.
Nedir bu risk ?
Erol Mütercimler (Risk almak bir strateji midir, adlı yazısından), Arman T.Tevfik’in çalışması;
Risk sözcüğü ya Arapça rızık/rısk yada Latince riziko sözcüklerinden çıkmıştır. Rızık, kişiye tanrı tarafından verilen ve üzerinden kazanç elde edilen herhangi bir şey olarak tanımlanabilir. Burada rızık, rassal ve istenen iyi bir sonuç anlamı kazanır. Riziko ise, bir denizcinin karşılaştığı kayalık alan gibi bir engel olarak tanımlanabilir. Burada riziko, rassal ve istenmeyen bir kötü sonuç anlamına gelir.
Eski Yunan’da Arapça’dan alınan ödünç bir sözcük olan risk, genel olarak olumlu ya da olumsuz etkilere sahip rassal olayları açıklamak için kullanılmıştı. Çağdaş Fransızca da ise risk sözcüğü yine rassal olaylara ilişkin olup çoğunlukla olumsuz bazen olumlu anlamlar içerir. Gerek İngilizce’de gerekse Türkçe’de risk (ya da riziko); kayıp, hasar tehlikesi ya da hasar tehlikesi olasılığı, sigorta edilen şey ya da kimse olarak tanımlanır. Ayrıca fiil olarak risk, tehlikeye girmek ya da göze almak anlamında kullanılır ve sıfat olarak da risk, tehlikeli anlamına gelir.
Ayrıca risk sözcüğü eski İtalyanca’da “cüret etmek” anlamında kullanılan 'risicare' fiilinden gelir. Bu anlamda risk, kaderden çok bir seçimdir.
http://www.erolmutercimler.com/yazilar.asp?procid=35
STIEG LARSSON-Ejderha Dövmeli Kız
Ejderha Dövmeli Kız
The Girl with the Dragon Tattoo (original title in Swedish: Män som hatar kvinnor – "Men Who Hate Women") is an award-winning crime novel by Swedish author and journalist Stieg Larsson, the first in his Millennium Trilogy.
Män som hatar kvinnor ("Men Who Hate Women"), 2005. English translation by Reg Keeland under the title The Girl with the Dragon Tattoo, January 2008. US release September 16, 2008.
http://en.wikipedia.org/wiki/Stieg_Larsson
http://en.wikipedia.org/wiki/The_Girl_with_the_Dragon_Tattoo
Kitabı nasıl değerlendirmek gerekir.
Önce sınıflandırabiliriz, Basite indirgeyelim.(1)
Yukarıda da belirtildiği gibi bir cinayet romanı.1950'lerden başlayıp günümüze kadar gelen cinayetler serisi.
Parçalara ayırırsak ne demeliyiz peki,(2)
Kitap bir kaç parçaya ayrılabilir.
Gazetecilik, Sanayi devleri, Ahlaki durumlar, Psikoloji, İsveç, -izm'ler.
Buradan çıkarabileceğimiz sonuçlar(3)
Gazetecilik mesleğini irdeleyebiliriz, kitaptaki gazetecilik anlayışını tartışabiliriz.Gazetecilik ahlakını tartışabilir, Günümüz gazeteciliği ile durumunu anlatan bir makale bile çıkartabiliriz.
Sanayi devlerinin, borsa spekülasyonlarının ve paradan para kazanmanın sorunlarını irdeleyebiliriz
Ahlaki durumlar; Kızlara karşı davranışlar, Erkeklerin ve kadınların ahlaki durumları incelenebilir.Vasilik olgusu sorgulanabilir.
1940'ların nazi Almanyası ve akıllarda kalan nazi olgusu sorgulanabilir.vb.vb.
Eksik kalan bir şey var mı?(4)
Kitaptan çıkartılabilecek çok şey var. Ancak günümüz insan sorununun yanından geçiyor mu diye bakabiliriz. Yukarıda bahsettiklerim sorun değil mi, evet birer sorun. Ancak insan olarak varlığımızı sorgulamamıza yol açan bir etkisi oluyor mu kitabı okumanın, kişisel fikrim bunun olmadığı yönünde.Kendi sorunlarıma değinmediği için eleştirmiyorum sadece, keşke sadece benim öznelim hakkında bir şeyler yazmayıp bundan kurtulsaydı. Ancak bütün insanlığın sorununa da değinmiyor. Vanger şirketinin akıbetini belirleyebilecekken, çalışanlarına acıyor ve bunu yapmıyor. İnsanlar ekmek yiyor çünkü. Ancak Wenneström şirketi hakkında aynı kanıya var mıyor kitap.Ve onu bir hamlede eziyor.
Karakter, kurgu, insanı çekiyor. Ancak son yıllarda yayınlanan kitapların çoğu bunu iyi yapıyor zaten. Elimizden düşürmüyoruz. Ancak geride bize bıraktıkları bir iz de kalmıyor maalesef.
Aşağıdaki yazarlarımız eğlenceli ve ortamdan kaçmak için okunması gereken kitaplar olarak yorumlamışlar. Sizde yaz tatilinde (benim yaptığım gibi), şurda burda vb. denize gireceğinize bunu okuyun.Ancak benim anlamadığım insanlar zaten ortamdan sıkılıp denize girip rahatlamıyorlar mı, bir de tatilde yanımıza bunu almanın bir anlamı yok. İnsana tatili zehir eder bu kitap. Tatil filan yapamazsınız. Benden demesi. 648 sayfa kitap, her gün 100 sayfa okusanız bitiremezsiniz.Tatilinizi berbat etmeyin. Bu kitabı okyacağınıza günceli takip edin. Aynı tadı alacaksınız.
Livaneli;
http://haber.gazetevatan.com/Haber/317540/1/Gundem
Engin Ardıç
http://www.sabah.com.tr/Yazarlar/ardic/2010/06/21/froken_salander
http://blog.milliyet.com.tr/Ejderha_Dovmeli_Kiz/Blog/?BlogNo=221458
The Girl with the Dragon Tattoo (original title in Swedish: Män som hatar kvinnor – "Men Who Hate Women") is an award-winning crime novel by Swedish author and journalist Stieg Larsson, the first in his Millennium Trilogy.
Män som hatar kvinnor ("Men Who Hate Women"), 2005. English translation by Reg Keeland under the title The Girl with the Dragon Tattoo, January 2008. US release September 16, 2008.
http://en.wikipedia.org/wiki/Stieg_Larsson
http://en.wikipedia.org/wiki/The_Girl_with_the_Dragon_Tattoo
Kitabı nasıl değerlendirmek gerekir.
Önce sınıflandırabiliriz, Basite indirgeyelim.(1)
Yukarıda da belirtildiği gibi bir cinayet romanı.1950'lerden başlayıp günümüze kadar gelen cinayetler serisi.
Parçalara ayırırsak ne demeliyiz peki,(2)
Kitap bir kaç parçaya ayrılabilir.
Gazetecilik, Sanayi devleri, Ahlaki durumlar, Psikoloji, İsveç, -izm'ler.
Buradan çıkarabileceğimiz sonuçlar(3)
Gazetecilik mesleğini irdeleyebiliriz, kitaptaki gazetecilik anlayışını tartışabiliriz.Gazetecilik ahlakını tartışabilir, Günümüz gazeteciliği ile durumunu anlatan bir makale bile çıkartabiliriz.
Sanayi devlerinin, borsa spekülasyonlarının ve paradan para kazanmanın sorunlarını irdeleyebiliriz
Ahlaki durumlar; Kızlara karşı davranışlar, Erkeklerin ve kadınların ahlaki durumları incelenebilir.Vasilik olgusu sorgulanabilir.
1940'ların nazi Almanyası ve akıllarda kalan nazi olgusu sorgulanabilir.vb.vb.
Eksik kalan bir şey var mı?(4)
Kitaptan çıkartılabilecek çok şey var. Ancak günümüz insan sorununun yanından geçiyor mu diye bakabiliriz. Yukarıda bahsettiklerim sorun değil mi, evet birer sorun. Ancak insan olarak varlığımızı sorgulamamıza yol açan bir etkisi oluyor mu kitabı okumanın, kişisel fikrim bunun olmadığı yönünde.Kendi sorunlarıma değinmediği için eleştirmiyorum sadece, keşke sadece benim öznelim hakkında bir şeyler yazmayıp bundan kurtulsaydı. Ancak bütün insanlığın sorununa da değinmiyor. Vanger şirketinin akıbetini belirleyebilecekken, çalışanlarına acıyor ve bunu yapmıyor. İnsanlar ekmek yiyor çünkü. Ancak Wenneström şirketi hakkında aynı kanıya var mıyor kitap.Ve onu bir hamlede eziyor.
Karakter, kurgu, insanı çekiyor. Ancak son yıllarda yayınlanan kitapların çoğu bunu iyi yapıyor zaten. Elimizden düşürmüyoruz. Ancak geride bize bıraktıkları bir iz de kalmıyor maalesef.
Aşağıdaki yazarlarımız eğlenceli ve ortamdan kaçmak için okunması gereken kitaplar olarak yorumlamışlar. Sizde yaz tatilinde (benim yaptığım gibi), şurda burda vb. denize gireceğinize bunu okuyun.Ancak benim anlamadığım insanlar zaten ortamdan sıkılıp denize girip rahatlamıyorlar mı, bir de tatilde yanımıza bunu almanın bir anlamı yok. İnsana tatili zehir eder bu kitap. Tatil filan yapamazsınız. Benden demesi. 648 sayfa kitap, her gün 100 sayfa okusanız bitiremezsiniz.Tatilinizi berbat etmeyin. Bu kitabı okyacağınıza günceli takip edin. Aynı tadı alacaksınız.
Livaneli;
http://haber.gazetevatan.com/Haber/317540/1/Gundem
Engin Ardıç
http://www.sabah.com.tr/Yazarlar/ardic/2010/06/21/froken_salander
http://blog.milliyet.com.tr/Ejderha_Dovmeli_Kiz/Blog/?BlogNo=221458
19 Ekim 2010 Salı
SHAKESPEARE-OTHELLO
OTHELLO
Othello, the Moor of Venice -1603
Othello Venedik'te yaşayan Mağripli zeki bir askerdir. Mağripli, Desdemona adında, olağanüstü bir güzelliğe sahip olan bir kadınla evlenir. Oyun, Othello'nun Kıbrıs'a, Osmanlı ile yapılacak olan şavaşta görev almaya gitmesiyle şekillenmeye başlar. Othello'nun, emir eri olan Iago adındaki hırslı ve mevki düşkünü asker tarafından kandırılmasıyla karısı Desdemona'yı boğarak öldürmesi ve ardından Iago'nun tüm sinsi planlarının ortaya çıkmasıyla sonuçlanır.
Othello, the Moor of Venice is a tragedy by William Shakespeare, believed to have been written in approximately 1603, and based on the Italian short story "Un Capitano Moro" ("A Moorish Captain") by Cinthio, a disciple of Boccaccio, first published in 1565.
http://tr.wikipedia.org/wiki/William_Shakespeare
Yeni başladım. Aslında Moliere ile devam etmek istiyordum ancak elimde kitabı kalmadı. Demek ki bize hafta sonuna iş çıktı. Moliere'in kitaplarını sipariş vermek gerekecek. Hepsini okumaya kaç gün yeter acaba. Evde shakespeare olduğu için gelene kadar onlardan devam edeceğim.
Descartes dönemini anlamak için shakespeare daha da az önemli sayılmaz. Ne de olsa Descartes'ın doğumu 1596. Shakespeare öldüğünde 20 yaşındaymış. Eserlerini okumamış olmasını düşünemiyorum. Galielo'nun yazmış olduğu eserlerden bile haberi olduğuna göre, ingiliz bir yazarın eserlerini daha kısa sürede ele geçireceğini düşünmek gerekir.
Ya Moliere Shakespeare'den haberi yokmuydu dersiniz. Moliére (15 Ocak 1622 – 17 Şubat 1673) Demek ki Moliere tamamıyle onun eserlerini görmüş olsa gerekir.
NOT:
Mağrip ile ilgili kısa bir açıklama. Mağrip ülkeleri.
http://tr.wikipedia.org/wiki/Ma%C4%9Frip
Othello, the Moor of Venice -1603
Othello Venedik'te yaşayan Mağripli zeki bir askerdir. Mağripli, Desdemona adında, olağanüstü bir güzelliğe sahip olan bir kadınla evlenir. Oyun, Othello'nun Kıbrıs'a, Osmanlı ile yapılacak olan şavaşta görev almaya gitmesiyle şekillenmeye başlar. Othello'nun, emir eri olan Iago adındaki hırslı ve mevki düşkünü asker tarafından kandırılmasıyla karısı Desdemona'yı boğarak öldürmesi ve ardından Iago'nun tüm sinsi planlarının ortaya çıkmasıyla sonuçlanır.
Othello, the Moor of Venice is a tragedy by William Shakespeare, believed to have been written in approximately 1603, and based on the Italian short story "Un Capitano Moro" ("A Moorish Captain") by Cinthio, a disciple of Boccaccio, first published in 1565.
http://tr.wikipedia.org/wiki/William_Shakespeare
Yeni başladım. Aslında Moliere ile devam etmek istiyordum ancak elimde kitabı kalmadı. Demek ki bize hafta sonuna iş çıktı. Moliere'in kitaplarını sipariş vermek gerekecek. Hepsini okumaya kaç gün yeter acaba. Evde shakespeare olduğu için gelene kadar onlardan devam edeceğim.
Descartes dönemini anlamak için shakespeare daha da az önemli sayılmaz. Ne de olsa Descartes'ın doğumu 1596. Shakespeare öldüğünde 20 yaşındaymış. Eserlerini okumamış olmasını düşünemiyorum. Galielo'nun yazmış olduğu eserlerden bile haberi olduğuna göre, ingiliz bir yazarın eserlerini daha kısa sürede ele geçireceğini düşünmek gerekir.
Ya Moliere Shakespeare'den haberi yokmuydu dersiniz. Moliére (15 Ocak 1622 – 17 Şubat 1673) Demek ki Moliere tamamıyle onun eserlerini görmüş olsa gerekir.
NOT:
Mağrip ile ilgili kısa bir açıklama. Mağrip ülkeleri.
http://tr.wikipedia.org/wiki/Ma%C4%9Frip
18 Ekim 2010 Pazartesi
Günün Sözü
Günlük, Taze;
http://tr.wikiquote.org/wiki/Ana_Sayfa
http://en.wikiquote.org/wiki/Main_Page
Arkadaşların eline sağlık.
kaynak gösterdiğim sürece bir sıkıntı olduğunu sanmıyorum. :)
http://tr.wikiquote.org/wiki/Ana_Sayfa
http://en.wikiquote.org/wiki/Main_Page
Arkadaşların eline sağlık.
kaynak gösterdiğim sürece bir sıkıntı olduğunu sanmıyorum. :)
MOLİERE-CİMRİ
CİMRİ
L'Avare ou l'École du mensonge Cimri-Komedi. Beş perde. Düzyazı-9 Eylul 1668
Moliere'in en ünlü oyunlarından biri olan "L'Avare" (Türkçe'de yayımlanan adı Cimri, 1938, 1991) ilk kez 1668'de sahnelendi. Yapıt, şiiri andıran bir düzyazıyla yazılmıştı. Geleneksel komedinin bütün kalıplarının dönüşüme uğratılarak kullanıldığı bu oyun, kahramanının çelişkisini fazla sert ve çıplak bir tarzda göz önüne serdiği için önceleri pek tutulmamıştı. Cimrinin para tutkusu, oyunun bazı sahnelerinde gaddarlık, patolojik bir yalnızlık, hatta açıkça çılgınlık noktasına varıyordu. Sonradan Goethe Cimri'nin bir komedi değil, bir trajedi olduğunu öne sürmüşse de bu yorum abartılı sayılabilir. Çünkü komediye özgü olan temel çelişki, insanca olmayan amaçlarla insani içgüdüler arasındaki karşıtlık, burada da ortaya çıkar; ama Moliere seyirciye neşeli bir gülünçlüğü değil, saçmalık ve sakinliği hissetirir.(http://tr.wikipedia.org/wiki/Moliere)
Cimri'nin esinlenildiği eserler arasında eskilere bakmak gerekiyor.
Platus (M.Ö.250-184) Aulularia veya çömlek adlı eseridir.
Kitapta başka eserlerden de bahsediliyor.
http://tr.wikipedia.org/wiki/Moliere
http://en.wikipedia.org/wiki/Moliere
L'Avare ou l'École du mensonge Cimri-Komedi. Beş perde. Düzyazı-9 Eylul 1668
Moliere'in en ünlü oyunlarından biri olan "L'Avare" (Türkçe'de yayımlanan adı Cimri, 1938, 1991) ilk kez 1668'de sahnelendi. Yapıt, şiiri andıran bir düzyazıyla yazılmıştı. Geleneksel komedinin bütün kalıplarının dönüşüme uğratılarak kullanıldığı bu oyun, kahramanının çelişkisini fazla sert ve çıplak bir tarzda göz önüne serdiği için önceleri pek tutulmamıştı. Cimrinin para tutkusu, oyunun bazı sahnelerinde gaddarlık, patolojik bir yalnızlık, hatta açıkça çılgınlık noktasına varıyordu. Sonradan Goethe Cimri'nin bir komedi değil, bir trajedi olduğunu öne sürmüşse de bu yorum abartılı sayılabilir. Çünkü komediye özgü olan temel çelişki, insanca olmayan amaçlarla insani içgüdüler arasındaki karşıtlık, burada da ortaya çıkar; ama Moliere seyirciye neşeli bir gülünçlüğü değil, saçmalık ve sakinliği hissetirir.(http://tr.wikipedia.org/wiki/Moliere)
Cimri'nin esinlenildiği eserler arasında eskilere bakmak gerekiyor.
Platus (M.Ö.250-184) Aulularia veya çömlek adlı eseridir.
Kitapta başka eserlerden de bahsediliyor.
http://tr.wikipedia.org/wiki/Moliere
http://en.wikipedia.org/wiki/Moliere
Pınar Çocuk Tiyatrosu - Nasrettin İnadın Sonu
Pınar Çocuk Tiyatrosu - Nasrettin İnadın Sonu
Ücretsiz çocuk etkinliği. Nefes'in ilk tiyatrosu olmasına rağmen başarılı olduğunu söyleyebilirim. Nelerle ilgilendi derseniz;
Hayvanlardan Eşek, At ve Kurt (bir daha gelecekler mi? diye sorup duruyordu)
Çalgılardan Davul, Saz, Darbuka (Bir daha çalacaklar mı?)
http://www.pam.com.tr/Icerik/EtkinliklerGosterim.aspx
Nefes:2 yaşında
Ücretsiz çocuk etkinliği. Nefes'in ilk tiyatrosu olmasına rağmen başarılı olduğunu söyleyebilirim. Nelerle ilgilendi derseniz;
Hayvanlardan Eşek, At ve Kurt (bir daha gelecekler mi? diye sorup duruyordu)
Çalgılardan Davul, Saz, Darbuka (Bir daha çalacaklar mı?)
http://www.pam.com.tr/Icerik/EtkinliklerGosterim.aspx
Nefes:2 yaşında
17 Ekim 2010 Pazar
Federer, Shanghai Masters
Federer yine yenildi.
Nadal'a yenilmesine alıştık da başkalarına da bu şekilde yenilmesi beni üzüyor.
Bir gün önce Djokovic'i yenmesine sevindim. Amerikan açık sonrası Djokovic'e yenilmesi sonrasındaki hayal kırıklığım inanılmazdı.Onunkini tahmin bile edemiyorum. Federer Bir yıl önceki Amerika açık turnuvasını yeni yetmelerden birine(Del Potro) kaybettiğinden beri toparlanamadı.
Murray hiç Grand slam'i olmamasına rağmen Shanghai'yın taçsız kralı oldu.
http://uk.eurosport.yahoo.com/tennis/
Nadal'a yenilmesine alıştık da başkalarına da bu şekilde yenilmesi beni üzüyor.
Bir gün önce Djokovic'i yenmesine sevindim. Amerikan açık sonrası Djokovic'e yenilmesi sonrasındaki hayal kırıklığım inanılmazdı.Onunkini tahmin bile edemiyorum. Federer Bir yıl önceki Amerika açık turnuvasını yeni yetmelerden birine(Del Potro) kaybettiğinden beri toparlanamadı.
Murray hiç Grand slam'i olmamasına rağmen Shanghai'yın taçsız kralı oldu.
http://uk.eurosport.yahoo.com/tennis/
14 Ekim 2010 Perşembe
AFŞAR TİMUÇİN-İÇİMİZDEKİ DEPREM
İçimizdeki Deprem Gönül Gözüyle 1 (2005)
http://tr.wikipedia.org/wiki/Af%C5%9Far_timu%C3%A7in
http://www.idefix.com/kitap/icimizdeki-deprem-gonul-gozuyle-1-afsar-timucin/tanim.asp?sid=X2Y7WKNZV28C7NGUDHQ8
Afşar Timuçin felsefenin ve şiirin dünyasından genel insan sorunlarına eleştirmeci ve tartışmacı bir gözle bakıyor.
Yazarın kısa denemelerinden oluşan bu kitap güncele olduğu kadar evrensele açıktır. Bireyin toplumdaki yeri, siyaset dünyasının açmazları, düşünce alanındaki temel sorunlar kitapta baştan sona bütünsel bir bakış açısı içinde ele alınıyor.
Kitabın en ilginç yanı en güç sorunların gündelik dille irdeleniyor olmasıdır.
Yazarın kısa denemelerinden oluşan bu kitap güncele olduğu kadar evrensele açıktır. Bireyin toplumdaki yeri, siyaset dünyasının açmazları, düşünce alanındaki temel sorunlar kitapta baştan sona bütünsel bir bakış açısı içinde ele alınıyor.
Kitabın en ilginç yanı en güç sorunların gündelik dille irdeleniyor olmasıdır.
http://tr.wikipedia.org/wiki/Af%C5%9Far_timu%C3%A7in
http://www.idefix.com/kitap/icimizdeki-deprem-gonul-gozuyle-1-afsar-timucin/tanim.asp?sid=X2Y7WKNZV28C7NGUDHQ8
MOLİERE-HASTALIK HASTASI
HASTALIK HASTASI
Le Malade imaginaire-10 Şubat 1673
1673'teki sahnelenen "Le Malade Imaginaire" (Türkçe'de yayımlanma adı Hastalık Hastası, 1940, 1982). Bu son oyun, ölümünden ve doktorlarından korkan bir hastalık hastasının kuruntularıyla birlikte tıp mesleğini ve doktorların bilgiçliğini de alaya alıyordu.
http://tr.wikipedia.org/wiki/Moliere
http://en.wikipedia.org/wiki/Moliere
Le Malade imaginaire-10 Şubat 1673
1673'teki sahnelenen "Le Malade Imaginaire" (Türkçe'de yayımlanma adı Hastalık Hastası, 1940, 1982). Bu son oyun, ölümünden ve doktorlarından korkan bir hastalık hastasının kuruntularıyla birlikte tıp mesleğini ve doktorların bilgiçliğini de alaya alıyordu.
http://tr.wikipedia.org/wiki/Moliere
http://en.wikipedia.org/wiki/Moliere
11 Ekim 2010 Pazartesi
BALZAC-VADİDEKİ ZAMBAK
Vadideki Zambak
Le Lys dans la vallée (1835)
http://en.wikipedia.org/wiki/Balzac
http://tr.wikipedia.org/wiki/Balzac
Le Lys dans la vallée (1835)
http://en.wikipedia.org/wiki/Balzac
http://tr.wikipedia.org/wiki/Balzac
2 Ekim 2010 Cumartesi
DESCARTES-Yöntem Üzerine Konuşma
DESCARTES
Yöntem Üzerine Konuşma-1637
1637. Discours de la méthode (Discourse on the Method). An introduction to the Essais, which include the Dioptrique, the Météores and the Géométrie.
http://tr.wikipedia.org/wiki/Descartes
http://en.wikipedia.org/wiki/Descartes
http://www.idefix.com/
Şimdi bu yöntem üzerine okurken tabi bir yandan da sormamız gereken soru şu, kendimize ait bir yöntemimiz var mı?
Descartes okurken benim uyguladığım yöntem şu;Bu yöntemi okuma yöntemi olarak ele alıyorum. Bunun dışında okuduğunu anlama üzerine bir başka yöntem önerilebilir. Ancak ikinci yöntemden de birinci yöntem çıkartılabilir. Eğer Descartes sözleri ile söylersek,
a-Basitten başlamak
b-Bölmek
c-Böldüklerinden yeni bilgilere ulaşmak
d-hiçbir şeyi atlamamak
Buradan ilk olarak bahsettiğim birinci yönteme geçebilirsiniz.
1-Descartes kimdir?
Hayatı hakkında bilgi edinebiliriz. Bunu wikipedia aracılığı ile yapabilirsiniz. Wikipedia güvenilmez diyorsanız onun hakkında kitaplara başvurmanız gerekir.Ben şimdilik wikipedia üzerinden takip ediyorum. Wikipedia üzerinde aynı dönem ile ilgili bilgilere rahatlıkla kavuşabilme olanağı iyi.
http://en.wikipedia.org/wiki/Descartes Türkçe wiki daha yetersiz
2-Descartes'ın çağdaşları kimlerdir?
Burada kastettiğim çağdaşlığı sanırım 17.yüzyıl diye belirtebiliriz, ancak yetmeyeblir. Bu yüzyılda kimler var diye bakılabilir.
http://tr.wikipedia.org/wiki/XIII._Louis
http://tr.wikipedia.org/wiki/Racine
3-Descartes dönemi siyasal ortamı nasıldır?
Siyasal hayat için:Richelieu, XIII Louis
http://tr.wikipedia.org/wiki/Rasyonalizm
http://tr.wikipedia.org/wiki/Kardinal_Richelieu
http://tr.wikipedia.org/wiki/XIII._Louis
4-Aynı dönemin bilimsel ortamı nasıldır?
Bilim:Harwey, Galileo(16. yy olmasına rağmen onu değerlendirmeden 17.yy bilimi okumak zayıf kalacaktır.)
http://en.wikipedia.org/wiki/William_Harvey
http://en.wikipedia.org/wiki/Circulatory_system
http://tr.wikipedia.org/wiki/Kan_dola%C5%9F%C4%B1m%C4%B1
5-Felsefeciler kimlerdir?
http://tr.wikipedia.org/wiki/Thomas_Hobbes
http://tr.wikipedia.org/wiki/Gottfried_Leibniz
(Benim kanaatim Leibniz'i çağdaş saymamaktır, Descartes öldükten sonra düşün hayatı başlamıştır diyebiliriz.)
http://tr.wikipedia.org/wiki/Baruch_Spinoza
Yöntem Üzerine Konuşma-1637
1637. Discours de la méthode (Discourse on the Method). An introduction to the Essais, which include the Dioptrique, the Météores and the Géométrie.
http://tr.wikipedia.org/wiki/Descartes
http://en.wikipedia.org/wiki/Descartes
http://www.idefix.com/
Şimdi bu yöntem üzerine okurken tabi bir yandan da sormamız gereken soru şu, kendimize ait bir yöntemimiz var mı?
Descartes okurken benim uyguladığım yöntem şu;Bu yöntemi okuma yöntemi olarak ele alıyorum. Bunun dışında okuduğunu anlama üzerine bir başka yöntem önerilebilir. Ancak ikinci yöntemden de birinci yöntem çıkartılabilir. Eğer Descartes sözleri ile söylersek,
a-Basitten başlamak
b-Bölmek
c-Böldüklerinden yeni bilgilere ulaşmak
d-hiçbir şeyi atlamamak
Buradan ilk olarak bahsettiğim birinci yönteme geçebilirsiniz.
1-Descartes kimdir?
Hayatı hakkında bilgi edinebiliriz. Bunu wikipedia aracılığı ile yapabilirsiniz. Wikipedia güvenilmez diyorsanız onun hakkında kitaplara başvurmanız gerekir.Ben şimdilik wikipedia üzerinden takip ediyorum. Wikipedia üzerinde aynı dönem ile ilgili bilgilere rahatlıkla kavuşabilme olanağı iyi.
http://en.wikipedia.org/wiki/Descartes Türkçe wiki daha yetersiz
2-Descartes'ın çağdaşları kimlerdir?
Burada kastettiğim çağdaşlığı sanırım 17.yüzyıl diye belirtebiliriz, ancak yetmeyeblir. Bu yüzyılda kimler var diye bakılabilir.
http://tr.wikipedia.org/wiki/XIII._Louis
http://tr.wikipedia.org/wiki/Racine
3-Descartes dönemi siyasal ortamı nasıldır?
Siyasal hayat için:Richelieu, XIII Louis
http://tr.wikipedia.org/wiki/Rasyonalizm
http://tr.wikipedia.org/wiki/Kardinal_Richelieu
http://tr.wikipedia.org/wiki/XIII._Louis
4-Aynı dönemin bilimsel ortamı nasıldır?
Bilim:Harwey, Galileo(16. yy olmasına rağmen onu değerlendirmeden 17.yy bilimi okumak zayıf kalacaktır.)
http://en.wikipedia.org/wiki/William_Harvey
http://en.wikipedia.org/wiki/Circulatory_system
http://tr.wikipedia.org/wiki/Kan_dola%C5%9F%C4%B1m%C4%B1
5-Felsefeciler kimlerdir?
http://tr.wikipedia.org/wiki/Thomas_Hobbes
http://tr.wikipedia.org/wiki/Gottfried_Leibniz
(Benim kanaatim Leibniz'i çağdaş saymamaktır, Descartes öldükten sonra düşün hayatı başlamıştır diyebiliriz.)
http://tr.wikipedia.org/wiki/Baruch_Spinoza
DISNEY on ICE
Disney On Ice
Disneyland Macerası’nın Konusu
Mickey, Minnie, Donald, Daisy, Goofy ve Pluto artık bir değişikliğin zamanı geldiğine karar verirler. Disneyland’da evsahibi olmak yerine bu defa kendileri Disneyland’a gitmek üzere bir plan hazırlar. Maalesef bu arada ‘Kötü Kalpli Kraliçe’nin başka planları vardır ve Minnie’nin parmağını, dönen bir tekerliğe sıkıştırarak sihirli krallığı 100 yıllık bir uykuya sürükler, hem de olanlardan habersiz Donald’la birlikte! Mickey, Pluto ve Goofy seyircilerin yardımıyla neler olduğunu, Minnie ve Donald’ın yardıma ihtiyaçları olduğunu fark ederler. Sonrasında, ‘İnanılmaz Aile’den destek alırlar. Ve böylece bütün kahramanlar cesurca kötü kalpli cadının peşine düşer, yine seyircinin yardımıyla Minnie ve Donald’ı uykularından kurtararak sihirli krallığı kurmak için gerekli olan sihri yeniden oluştururlar. Disneyland bir kez daha dünyadaki en mutlu yer olur!(http://www.oneriyoruz.net/tag/disney-on-ice-istanbul)
‘Disney On Ice: Disneyland Macerası’ Takvimi
• İstanbul: 29 Eylül – 10 Ekim, 2010, Abdi İpekçi Arena
http://www.biletix.com/static.htm?page=sp47
Disneyland Macerası’nın Konusu
Mickey, Minnie, Donald, Daisy, Goofy ve Pluto artık bir değişikliğin zamanı geldiğine karar verirler. Disneyland’da evsahibi olmak yerine bu defa kendileri Disneyland’a gitmek üzere bir plan hazırlar. Maalesef bu arada ‘Kötü Kalpli Kraliçe’nin başka planları vardır ve Minnie’nin parmağını, dönen bir tekerliğe sıkıştırarak sihirli krallığı 100 yıllık bir uykuya sürükler, hem de olanlardan habersiz Donald’la birlikte! Mickey, Pluto ve Goofy seyircilerin yardımıyla neler olduğunu, Minnie ve Donald’ın yardıma ihtiyaçları olduğunu fark ederler. Sonrasında, ‘İnanılmaz Aile’den destek alırlar. Ve böylece bütün kahramanlar cesurca kötü kalpli cadının peşine düşer, yine seyircinin yardımıyla Minnie ve Donald’ı uykularından kurtararak sihirli krallığı kurmak için gerekli olan sihri yeniden oluştururlar. Disneyland bir kez daha dünyadaki en mutlu yer olur!(http://www.oneriyoruz.net/tag/disney-on-ice-istanbul)
‘Disney On Ice: Disneyland Macerası’ Takvimi
• İstanbul: 29 Eylül – 10 Ekim, 2010, Abdi İpekçi Arena
http://www.biletix.com/static.htm?page=sp47
30 Eylül 2010 Perşembe
ARİSTOTELES-METAFİZİK
METAFİZİK
Aristotle defines metaphysics as "the knowledge of immaterial being," or of "being in the highest degree of abstraction." He refers to metaphysics as "first philosophy", as well as "the theologic science."
http://tr.wikipedia.org/wiki/Aristoteles
http://en.wikipedia.org/wiki/Aristotle
Aristotle defines metaphysics as "the knowledge of immaterial being," or of "being in the highest degree of abstraction." He refers to metaphysics as "first philosophy", as well as "the theologic science."
http://tr.wikipedia.org/wiki/Aristoteles
http://en.wikipedia.org/wiki/Aristotle
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)